14 Mart 2013 Perşembe

İşsizliğin yapısal boyutu

Güvenlik yerine yatırım isteyen Mardinliler

İşsizliği basında çoğunlukla ekonomik büyüme ile ilintili olarak tartışıyoruz. “Büyüme yeterince istihdam yaratıyor mu”, “büyüme düşüyor işsizlik artar mı” türünden sorulara yanıt aramakla meşgulüz. Bu işsizliğin ekonomik faaliyet ile ilgili boyutu. Önemli ama bir de işsizliğin ‘yapısal’ boyutu var. Gelişmiş ülkelerde işsizliğin bu boyutu uzun süredir inceleniyor ver tartışılıyor. Bizde yapısal işsizlik üzerine araştırmalar emekleme döneminde sayılır ama hızla gelişiyorlar. Bu gelişmede TÜİK işgücü istatistiklerini  zenginleştirme çabasının büyük payı var. Yıllık olarak yayınlanan bölgesel ve mesleksel işsizlik verileri Türkiye’de işsizliğin yapısal boyutunun ihmal edilmeyecek kadar önemli olduğunu gösteriyor.

Şaşırtıcı bölgesel farklar

Gecen hafta yayınlanan 2012 yılı Hane Halkı İşgücü istatistikleri işsizliğin bölgesel ve mesleksel boyutlarında yaşanmakta olan vahameti bir kez daha gözler önüne serdi. Bölgesel işsizlik oranları yüzde 21,3 ile 4,4 aranda değişiyor. En yüksek oran Mardin, Batman, Şırnak, Siirt illerinden oluşan bölgede. En düşük oran ise Manisa, Afyon, Kütahya, Uşak illerinden oluşan bölgede. Mardin bölgesinde işsizlik oranının zirve yapmasını “teröre” bağlayarak normal karşılayabilirsiniz. Ama yanılırsınız. Terör yüksek işsizliğe neden olsaydı, Güneydoğu’nun diğer bölgelerinde de yüksek olması gerekirdi. Oysa böyle değil. Şanlıurfa-Diyarbakır’da yüzde 6,9 ile Türkiye ortalamasının (yüzde 9.2) çok altında. Gerçi işgücüne katılım oranı bu bölgede Mardin bölgesine kayılsa daha düşük (yüzde 28’e 35) ama işsizlik oranındaki devasa fark terörün sanıldığı gibi önemli bir neden olmadığını gösteriyor.

İkinci en yüksek işsizlik oranına sahip bölge yüzde 14,8 ile İzmir. Bu size şaşırtıcı gelmesin. İzmir’de işsizlik hep yüksekti. Ama hemen bitişiğindeki Manisa bölgesinde işsizlik oranı yüzde 4,4’den ibaret. Bu bölgede işsizlik yok sayılır. Keza İzmir’in Kuzey komşusu Balıkesir-Çanakkale bölgesinde de işsizlik çok düşük: Yüzde 5,4. Komşu bölgeler arasında bu kadar büyük işsizlik farkları nasıl oluyor diye sorabilirsiniz? Anlatması hem uzun hem de yeterince araştırmış değiliz.  Ama şunu biliyoruz: Her bölgede, hatta ilde işgücü arzı ve talebi büyük farklılıklar gösterebiliyor. Bu farklılıklara bir de bölgeler arası işgücü hareketliliğinin kimi durumda oldukça düşük kimi durumda ise çok fazla (İzmir’in maruz kaldığı göç baskısında olduğu gibi) olduğu bilgisini eklerseniz durum biraz aydınlanmış olur. Bu manzara Hükümet’e işsizlikle mücadelede bölgesel farklılıkları dikkate almasını ve bölgelere özgün önlemler geliştirmesini söylüyor. Örneğin Hükümet rafa kaldırdığı bölgesel asgari ücret projesini raftan indirmekle işe başlayabilir.

Her beş gazeteciden biri işsiz

Yüksek okul veya üniversite mezunları arasında yüzde 10,1 olan ortalama işsizlik oranı, meslekten mesleğe büyük farklılıklar sergiliyor. En düşük işsizlik oranı yüzde 1 ile Güvenlik hizmetlerinde.  Bu ne demek bilmiyorum. Ardından Sağlık hizmetlileri (yüzde 2,1),  onların ardından da hukukçular (yüzde 3,4) geliyor. Bu mesleklerde talebin güçlü buna karşılık arzın yeterli olmadığı anlaşılıyor. Öte yandan Gazetecilikte işsizlik kırıp geçiriyor: Oran yüzde 22,1. Ardından sanat mezunları geliyor: Yüzde 21. Kimi mesleklerde büyük arz fazlası, kimilerinde ise yüksek talep  olduğu apaçık ortada. YÖK’ün yüksek okul ve üniversite kontenjanlarını acilen gözden geçirmesinde büyük fayda var.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder