5 Temmuz 2013 Cuma

Mısır ekonomisi çöküşün eşiğinde

Ordu Mısır tarihinde ilk kez demokratik bir seçimle gelen Mursi’yi görevden aldı. Demokrasinin gelişmediği bir ülkede darbe yapmak kolaydır. Çöküşün eşiğindeki bir ekonomiyi kurtarmak ise o kadar kolay olmayabilir. Ordu’nun atadığı “geçici” yönetimin işi oldukça zor. Siyasal sorunlar bir yana, hızla bozulan makro ekonomik dengeleri yeniden tesis etmek ve Mısır ekonomisini büyüme rayına acilen oturtmak zorunda.

Ekonomiyi kurtarmak darbe yapmaktan daha zor olabilir
           Hızlı bir araştırma bu talihsiz ülkede ekonomik durumun tahminimden daha kötü olduğunu ortaya koydu. Büyümeden başlayalım. Mübarek’in devrildiği yıl olan 2011’de büyüme yüzde 1,8’e düşmüş. Geçen yıl ise yüzde 2,2’den ibaret. IMF’in 2013 tahmini yüzde 2. Düşen büyümenin ardında büyük ölçüde gerileyen yatırımlar ve turizm gelirleri bulunuyor. Siyasal belirsizlikler ve toplumsal çatışmalar yatırımcı güvenini alıp götürmüş. Düşük büyüme, nüfusu hızla artmaya devam eden Mısır’da beklenebileceği gibi işsizliği ciddi ölçüde artırmış. Devrim öncesi yüzde 9 olan işsizlik oranı halen yüzde 13. 2000 yılında yüzde 17 olan ve Mübarek’in son yıllarında da yükselme eğiliminde olan yoksulluk oranı 2011’de yüzde 25’e yükselmiş.

Ürkütücü kamu açığı

            Bu tablo bize halkın önemli bir bölümünün, kısa ömürlü Müslüman Kardeşler yönetiminden sadece siyasal nedenlerle değil, aynı zamanda ekonomik nedenlerle de düş kırıklığına uğradığını söylüyor. Ancak durum daha da kötüleşebilir. Kamu kesimi açığı  2011’de yüzde 10’a yükselmiş. 2012 ‘de ise yüzde 11’i geçmiş. Kamu borcunun GSYH’ya oranı da artarak yüzde 87’ye ulaşmış. Cari denge fazla verirken, son yıllarda eksiye geçmiş. Cari açık oranı halen yüzde 3’ün üzerinde. Yüksek sayılmaz ama Mısır Merkez Bankası’nın zaten yetersiz olan rezervleri hızla eriyerek ancak 2,5 aylık ithalatı karşılayacak düzeye inmiş durumda.

            Durum açık: Yeni yönetimin acilen ekonomik güven ortamını sağlayacak bir istikrar programını devreye sokması lazım. Devasa kamu kesimi açığını hızla azaltacak bir mali planın yapılması ve uygulanması gerekiyor. Başta petrol ürünleri ve elektrik olmak üzere çeşitli fiyat desteklerinin GSYH’nın yüzde 6’sına ulaştığını hayretle öğrendim. IMF sosyal ve ekonomik açıdan yanlış hedeflere yönlendirildiğini söylediği bu desteklerin azaltılmasını, elde edilecek ekstra gelirlerin ise kamu açığının azaltılmasının yanı sıra yoksul kesimin desteklenmesine, alt yapı yatırımlarına, eğitime ve sağlığa harcanmasını savunuyor. Bu manevrayı geçiş hükümeti başarabilir mi? Açıkçası bilmiyorum.

IMF ile anlaşmanın zorluğu

            Mursi Hükümeti IMF ile stand-by müzakereleri yaparken devrildi. 5 milyar dolarlık bir anlaşma söz konusuydu. Türkiye ölçeğinde 15 milyar dolar demek. Şimdi ordunun yönetime getirdiği hükümet IMF ile anlaşmak durumunda. Ekonomik güveninin tesis edilmesi ve acilen gereken taze paranın bulunmasının başka bir yolu yok. En azından ben bilmiyorum. Fiyat desteklerinin geri alınması, önemli ölçüde orta ve üst gelirlilerin ve firmaların rantlarına son vereceğinden, tam da bu kesimlere dayanmak durumunda olan bir iktidarın kolay kolay göze alacağı bir iş değil. Ama öte yandan kamu açıkları düşürülmezse, zaten yükselmekte olan hazine tahvillerinin faizleri zıvanadan çıkacak ve kamu borcu çevrilemez hale gelecek. Yukarı tükürsen bıyık, aşağı tükürsen sakal vaziyeti.


            Darbe, zahmetli de olsa iç dinamiklerle gelişebilecek demokratik bir sürecin önünü tıkadığı gibi, Müslüman kardeşlerin çok daha  güçlü bir şekilde geri gelmelerinin yolunu da açmış oldu. Sizi bilmeme ama bana bayağı tanıdık geliyor.   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder