12 Haziran 2014 Perşembe

İhracat ve kamuyla büyüme

Büyümenin gidişatı hiç bu kadar siyasallaşmamıştı. Geçtiğimiz günlerde Başbakan’ın Merkez Bankası’nı şiddetle eleştirmesinin temelinde ekonomik büyümenin olduğu açıkça ortaya çıkmıştı. Başbakan yardımcısı Babacan ve Merkez Bankası başkanı Başçı ilk çeyrekte büyümenin yüzde 4 yakın, aynı zamanda da dengeli olduğunu savunuyorlardı. Betam’da yüzde 3,7 tahmin ediyorduk.  Buna karşılık iki kritik seçimin yaşanacağı bir dönemde yüzde 4’ün altında bir büyümenin Başbakan’ı kesmediği de sır olmaktan çıkmıştı. Merakla beklenen 1. Çeyrek büyüme oranı sonuçta yüzde 4,3 çıktı. Beklenenin üzerinde gerçekleşen büyüme Babacan ve Başçı’ya rahat nefes aldıracaktır.

Tüketim ve yatırımda gerileme

            Büyümenin halen nasıl geliştiğini anlayabilmek için yıllık değişim yerine çeyrekten çeyreğe değişime bakmakta yarar var. Geçen yılın son çeyreğine kıyasla GSYH yüzde 1,7 büyüdü. Bir önceki çeyreklik büyüme yüzde 0,9’du. Büyümede yavaşlama beklenirken bu hızlanma açıklanmaya muhtaç. Aslında TL’nin ilk çeyrekte uğradığı büyük değer kaybı ile yükselen faizlerin öngörüldüğü gibi özel tüketim ile özel yatırımları azalttığı görülüyor. Bir önceki çeyreğe kıyasla özel tüketim yüzde 0,5, özel yatırımlar da yüzde 2,8 gerilemiş durumda. Bu iki kalem büyümeyi 0,9 puan aşağıya çekmiş. Aynı zamanda yine beklendiği gibi firmaların belirsizlik ortamında stok boşalttığı gözlemleniyor: Stok azalması büyümeyi 0,7 puan düşürmüş (Betam, “Büyüme değerlendirmesi”). Buna karşılık büyümeye en yüksek katkıyı  yüzde 7 oranında artan ihracat 1,9 puanla, ardından da yüzde 4,8 büyüyen kamu harcmaları 0,8 puanla yapıyor.
Orta vadeli program bu yıl için yüzde 4 büyüme öngörmüştü. Aynı zamanda Program büyümenin dengeli olacağını, bu sayede cari açık oranının düşmesini, işsizliğin de ılımlı ölçüde azalmasını öngörüyordu. Tüketim ve yatırımdaki düşüşler programa tam uygun değil. Ancak net ihracatın 2,6 puanlık katkı ile büyümeyi sırtlaması iyi haber. Bu sayede cari açık oranının ilk çeyrekte yüzde 7,9’dan 7,4’e, altın hariç oranın ise yüzde 6,5’ten 6,3’e gerilediğini tahmin ediyoruz. Bu düzeyler halen yeterli değil ama piyasa tansiyonunu bir miktar düşürür.

Faizler gevşer

Bundan sonra ne olur? Kurun istikrara kavuşması ile birlikte faizlerin gevşemesinin dayanıklı tüketimi ve yatırımı bir miktar destekleyeceğini tahmin ediyorum. Avrupa’da ılımlı canlanma devam ediyor. Avrupa Merkez Bankası’nın para politikasını gevşetmesi bu canlanmayı destekleyecektir. Bu çerçevede ihracat artışının devam etmesini bekleyebiliriz. Canlanan iç talep ithalatı yeniden artışa geçirse de net iharcatın büyümeye katı yapmaya devam edeceğini kestirebiliriz. Sonuç olarak bu yıl büyümenin yüzde 4’ün biraz üzerinde gerçekleşmesi ve dengeli olması mümükün görünüyor. Yıl başında yaptığım yüzde 3,5’luk tahminin biraz düşük kaldığını belirtmeliyim. Yüzde 4’ün üzerinde bir büyüme işsizliğin artmasını da önleyecektir.

Böyle bir büyüme rejimi Başbakan tarafından yeterli görülür mü? Yanıtı zor bir soru. Bununla birlikte Merkez Bankası üzerindeki baskının hafifleyeceğini tahmin edebiliriz. Avrupa Merkez Bankası’nın hamlesi Merkez Bankası’na faiz indirimi için alan yaratmıştı. Büyümenin beklenenin üzerinde çıkması da bu indirimin makul düzeyde tutulmasını kolaylaştıracaktır. Bu ayki Para Politikası Kurulu’nun makro ekonomik dengeleri zorlamadan politika faizini 75-100 baz puan düşürmesi mümkün görünüyor. Bu kez Başbakan’ın nispeten sınırlı bu indirime fazla itiraz etmeyeceğini düşünüyorum. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder