11 Eylül 2014 Perşembe

Büyümede sürpriz düşüş

Zaman’da yazmaya başlayalı düşük büyümeden çok söz ettim. Betam olarak 2. çeyrek büyümesini yüzde 3,1 olarak tahmin ettiğimizi de biliyorsunuz. Oysa, dün açıklanan büyüme rakamı sadece Betam’ınkini değil tüm tahminleri alt etti; TÜİK 2. çeyrekte GSYH büyüme oranını yüzde 2,1 olarak açıkladı. Birinci çeyrekte büyüme yüzde 4,3 olarak gerçekleşmişti. Ortaya çıkan büyük düşüşün nedeni çeyrekten çeyreğe Türkiye ekonomisinin yüzde 0,5 daralması.
    Büyümedeki gidişatı mevsim etkilerinden arındırılmış çeyrekten çeyreğe gelişmeler gayet iyi açıklıyor. Tüm göstergeler kırmızıda: Özel tüketim yüzde 0,4, özel yatırımlar yüzde 0,7, kamu yüzde 3,3, mal ve hizmet ihracatı yüzde 0,7 düşmüş. Bir süredir azalmakta olan ithalat ise yüzde 1,3 artmış. Böylelikle net ihracatın büyümeye katkısı da negatife dönmüş durumda.
    Bundan sonra büyüme ne olur? Doğrusu milyarlarca dolarlık zor bir soru. 3. çeyrekte büyümenin bir miktar yükseleceğine dair kimi göstergeler yok değil. Sanayi üretim endeksi temmuzda önceki aya kıyasla yüzde 1,8 arttı. Ara malı ithalatı da artışta. Son aylarda düşen kredi faizlerinin iç talebi bir ölçüde canlandırmakta olduğu anlaşılıyor. Buna karşılık dolar güçlenirken Euro’nun zayıflaması, aynı zamanda da Ortadoğu’ya ihracatımız düşerken Avrupa ekonomisinin durgunluk belirtileri göstermeye başlaması hayra alamet değil. 2. çeyrekte Euro Bölgesi’nde büyüme yüzde 0 oldu. Avrupa’da büyüme oranları aşağıya doğru revize ediliyor.
    Bu ortamda iç talepte sınırlı bir canlanma ile birlikte büyüme hızının bir miktar yükselmesi mümkün görünüyor. İlk çeyrekte özel tüketim ve yatırımda daralma daha yüksekti. Kamu kesimi de bu sınırlı canlanmaya ölçülü bir destek verebilir. 2. çeyrekte sürpriz çok ama bence en büyük sürpriz kamu kesiminin yüzde 3,3 küçülmesi oldu. İlk çeyrekte kamunun büyümeye katkısı yüzde 1,4 olmuştu. Bir süre önce bu köşede bütçe performansının zayıflamakta olduğunu savunmuştum. Anlaşılan hükümet de bu tehlikenin farkında olarak 2. çeyrekte frene fena halde basmış. Bundan böyle freni bir miktar gevşetebilir. Bunun için bütçe yeterli manevra alanına sahip.
    Ancak büyüme bir miktar yükselse bile bu yıl için hedeflenen yüzde 4’lük büyümenin yakalanması mevcut koşullarda bir hayli zor görünüyor. Düşen büyümeye bağlı olarak işsizlik artmaya başladı. Mayıs döneminde (nisan-mayıs-haziran) mevsim etkilerinden arındırılmış genel işsizlik oranı yüzde 9,2’den 9,5’e, tarım dışı işsizlik oranı da yüzde 11,1’den 11,4’e yükseldi. Önümüzdeki pazartesi haziran dönemi işsizlik rakamları açıklanacak. Öncü göstergeler işsizliğin artmaya devam edeceğine işaret ediyor.
    Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) iktidarı ilk kez ekonomide kalıcı bir bozulma ile karşı karşıya. Bu, kriz çıkacak anlamına gelmiyor. Mevcut para ve maliye politikaları buna izin vermez. Tabii eğer sürdürürlerse... Ancak yüksek enflasyon-düşük büyüme durumu ile yeni hükümetin nasıl baş edeceği açık değil. Tekrarlamaktan usandım ama yine hatırlatmak zorundayım. Esaslı yapısal reformlar yapılmadan yüksek enflasyon-düşük büyümenin deli gömleğinden kurtulmak mümkün değil. Seçimlere en fazla 8 ay kaldı. AKP ve cumhurbaşkanı Erdoğan, başkanlık sistemine geçebilmek için mutlaka referandum çoğunluğunu (330+milletvekili) elde etmek istiyor. Bunun için AKP’ye yüzde 50’nin üzerinde oy lazım. Bu ekonomik gidişle yakalanması çok zor bir hedef.

    Bu koşullarda küllenmiş görünen iç talebi ne pahasına olursa olsun canlandırma tutkusunun yeniden depreşmesi pekâlâ mümkün. Yakında faiz tartışması geri dönerse şaşırmayın. Ekonomik gidişat aynı zamanda CHP için de fırsat doğuruyor. Tabii tutarlı ve inandırıcı bir ekonomik muhalefet ortaya koyabilirse.
(Bu yazı 11 Ağustos 2014'te Zaman'da yayınlanmıştır)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder