1 Eylül 2014 Pazartesi

Dengeli büyüme politikalarına devam

Başbakan Ahmet Davudoğlu hükümeti Cuma günü belli oldu. Ekonomik çevreler Ali Babacan’ın ekonomiden sorumlu başkan yardımcısı koltuğunu korumasını bekliyorlardı, öyle oldu.
AKP iktidarı dramatik bir seçim yaptı. Ekonomide faizlerle oynayarak iç talebi canlandırma macerasını göze alamadı. ‘Dengeli büyümenin’ gerektirdiği para, maliye ve kur politikaları devam edecek.
    Babacan’ın yerini koruyacağının en somut işareti çarşamba günün toplanan Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun temel faizi olan bir hatalık repo faizini yüzde 8,25’te sabit tutması kararıydı. 50 baz puanlık üçüncü faiz indiriminin makro ekonomik temellerle uyuşmadığını savunarak karşı çıkmıştım. Dördüncü bir faiz indirimi mevcut koşullarda ekonomide maceranın başladığı anlamına gelecekti. Her ne kadar kurul faiz koridorunun üst sınırını aşağıya çektiyse de bu indirimin kredi faizleri üzerinde dikkate değer bir etki oluşturması beklenmemeli.
    Kurul para politikasında mevcut sıkılığı devam ettirme kararını şöyle savunuyor: “Sıkı para politikası duruşunun ve alınan makroihtiyati önlemlerin etkisiyle kredi büyüme hızları makul düzeylerde seyretmektedir. Bu gelişmelerle uyumlu olarak yurt içi özel kesim nihai talebi ılımlı bir eğilim sergilemektedir... Enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve enflasyonu etkileyen diğer unsurlar yakından izlenecek ve enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar para politikasındaki sıkı duruş sürdürülecektir.”
    Bu özetle şu demektir: Kredi hacmindeki makul artışın desteklediği ılımlı iç talep artışı ‘dengeli büyüme’ ile uyumludur. Enflasyon beklentileri itibarıyla negatif reel faize izin verilmeyecek ve kur istikrarına özen gösterilecektir. Ta ki yüzde 9’larda seyreden enflasyonda belirgin ve kalıcı bir düşüş ortaya çıkana kadar. Ali Babacan ve Mehmet Şimşek yerlerini koruduklarına göre sıkı para politikasının tamamlayıcısı olan mali disiplinin sürdürülmesini bekleyebiliriz. Bu da bütçe açığında görülen artış eğiliminin devam etmesine izin verilmeyeceği anlamına gelir.
    Israrla faizlerde radikal indirim talep eden eski başbakan günümüzün cumhurbaşkanı sayın Erdoğan nasıl ikna edildi bilmiyorum. Büyük olasılıkla Babacan ile ekonomi konusunda anlaştığı söylenen Davutoğlu, ekonomide maceracı denemelerin çok riskli olacağını, Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olma ihtimalinin yüksek olduğunu anlatmayı başardılar.
    Cuma günü açıklanan dış ticaret rakamları mevsim etkilerinden arındırılmış ihracat artışının (yüzde 8), Irak’a yapılan ihracatın yarı yarıya düşmesine rağmen Avrupa pazarı sayesinde devam ettiğini, buna karşılık ithalat artışının yüzde 0,4’te kaldığını gösterdi. Net ihracat büyümeye katkı yapmaya devam ediyor ve cari açık düşüyor. Bu çok önemli bir kazanım. İç talepte ‘ılımlı’ büyüme de devam ediyor gibi duruyor ama giderek zayıfladığına dair de göstergeler mevcut. Örneğin ithalatta görülen duraksama.

    Ancak son tahlilde büyümenin yüzde 4’ün altında seyrettiğine dair geniş bir görüş birliği var. Babacan’ın da bu görüşte olduğunu açıklamalarından biliyoruz. Sorun şu ki bu büyüme temposu işsizliği olumsuz etkilemeye başladı. Mayıs dönemi işsizlik verisi mevsim etkilerinden arındırılmış işsizlik oranının yüzde 9,2’den 9,5’e yükseldiğini gösterdi. Bu artış devam ederse, ki mevcut büyüme temposunda devam etmesi çok muhtemeldir, AKP’nin yegane hedefi olarak ilan edilen referandum çoğunluğunu (330+ miletvekili) elde etme ihtimali azalacaktır. Bu durumda dümeni elden bırakmaya hiç niyetli olmayan cumhurbaşkanı ekonomi politikaları konusunda şimdilik kapanmış gözüken defteri yeniden açması sürpriz olmaz.
(Bu yazı 31 Ağustos pazar günü Zaman'da yayınlanmıştır)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder