9 Ocak 2015 Cuma

Düşen enflasyonun düşündürdükleri

Aralık enflasyonu tam bir sürpriz yaptı. Tüketici Fiyat Endeksi 0,44 puan düştü. Yıllık enflasyon da yüzde 9,2’den 8,2’ye geriledi.
Yıllık fiyat artışları nisandan bu yana yüzde 9’un üzerinde seyrediyordu.  Bu düşüş kısmen giyim fiyatlarındaki yüzde 3,7, kısmen de ulaştırma fiyatlarında yüzde 2 gerilemeden kaynaklandı. Giyim fiyatlarındaki gerileme mevsimsellikten, ulaştırma da petrol fiyatlarındaki düşüşten kaynaklanıyor.  Ama bence önemli gelişme gıda fiyatlarının aralık ayında hiç artış göstermemesi. Kasımda yıllık gıda fiyat artışı yüzde 14’ü bulmuştu ve enflasyonu esasen bu kalem sürüklüyordu.
Enflasyonda beklenmedik şekilde bir puanlık düşüş önemli ama esas önemli olan bu düşüşün beklenenden önce gelmesi. Bu yılın ilk aylarında baz etkisi nedeniyle yıllık enflasyonda gerileme bekleniyordu. Geçen yıl ocak-nisan döneminde tüketici fiyatlarında toplam yüzde 5 artış gerçekleşmişti. Büyük ölçüde Türk Lirası’nın değer kaybından kaynaklanan bu artışın bu yıl tekrarlanması beklenmediğinden yıllık enflasyon oranında düşüş olacağı genel kabul görüyordu.
Şimdi bu baz etkisi aralık ayında gerçekleşen bir puanlık düşüşe eklenecek. Tahminim ilk dört ayda toplam enflasyonun yüzde 3 civarında kalacağı. Bu 2 puanlık düşüş demektir. Nisan sonunda yıllık enflasyon oranı yüzde 6’nın biraz üzerine kadar gerileyebilir. Hatta yüzde 6’nın da altına gelebilir; eğer ilik dört ayın enflasyonu yüzde 3’ten biraz daha düşük olursa. Oysa genel beklenti yüzde 7 civarındaydı. Tahvil piyasasında pazartesi günü gösterge faizin önemli düşüş sergilemesi beklentilerin de gerilediğini gösteriyor.
Bu noktada benim aklıma iki soru takılıyor: 1) Merkez Bankası böyle bir gelişmeye nasıl tepki gösterir? 2) Enflasyon yüzde 6 civarında kalır mı? Merkez Bankası düşen enflasyona paralel olarak politika faizini aşağıya çeker mi? Yönetimin üzerindeki siyasal baskı böyle bir gelişme ile birlikte hiç kuşkusuz yeniden gündeme gelecektir. Zaten bu baskının tamamen ortadan kaybolduğu da söylenemez. Düşen enflasyon ve düşen piyasa faizleri Cumhurbaşkanı’na ve çevresine yüzde 8,25’lik politika faizinin esaslı ölçüde düşürülmesi baskısı yapmak için yeni bir fırsat yaratacaktır. Dahası yaklaşan seçimler de ısrarı artıracaktır.
Düşen enflasyonla birlikte Merkez Bankası yönetimi de faiz indirimini dikkate alabilir. Bir indirime gitse bile bunun çok sınırlı kalacağını (25-50 puan) tahmin ediyorum. Çünkü sonrasını düşünmek zorundalar. Bizim enflasyon ciddi yapısal katılık özelliği taşır hale geldi. Bu nedenle beklentiler bugüne kadar hep Merkez Bankası tahminlerinden daha yüksek oldu. Sonuçta Merkez Bankası inandırıcılığını önemli ölçüde kaybetti. Bu kayıp, yüzde 5 hedefi bir yana, üç ayda bir yayınladığı enflasyon raporlarında yapılan tahminlere kıyasla enflasyonunun sürekli daha yüksek gerçekleşmesinin bir sonucu.
Dolayısıyla nisandan sonra enflasyonun yeniden yükselmeye başlaması kuvvetle muhtemel. Üstelik yerlerde sürünen petrol fiyatlarının bir süre sonra artmaya başlaması da kuvvetle muhtemel. Ayrıca federal rezervin bu yılın ikinci yarısında yavaş yavaş faiz artışlarına başlaması da kuvvetle muhtemel. Bu koşullarda Merkez Bankası’nın politika faizini artırması gerekecektir. Düşürdüğü faizi birkaç ay sonra arttırmak kolay olur mu? Açıkçası bilmiyorum. Bu soruyu Sayın Başçı’nın yanıtlaması gerekiyor.
Aralık enflasyonu tam bir sürpriz yaptı. Tüketici Fiyat Endeksi 0,44 puan düştü. Yıllık enflasyon da yüzde 9,2’den 8,2’ye geriledi.
Yıllık fiyat artışları nisandan bu yana yüzde 9’un üzerinde seyrediyordu.  Bu düşüş kısmen giyim fiyatlarındaki yüzde 3,7, kısmen de ulaştırma fiyatlarında yüzde 2 gerilemeden kaynaklandı. Giyim fiyatlarındaki gerileme mevsimsellikten, ulaştırma da petrol fiyatlarındaki düşüşten kaynaklanıyor.  Ama bence önemli gelişme gıda fiyatlarının aralık ayında hiç artış göstermemesi. Kasımda yıllık gıda fiyat artışı yüzde 14’ü bulmuştu ve enflasyonu esasen bu kalem sürüklüyordu.
Enflasyonda beklenmedik şekilde bir puanlık düşüş önemli ama esas önemli olan bu düşüşün beklenenden önce gelmesi. Bu yılın ilk aylarında baz etkisi nedeniyle yıllık enflasyonda gerileme bekleniyordu. Geçen yıl ocak-nisan döneminde tüketici fiyatlarında toplam yüzde 5 artış gerçekleşmişti. Büyük ölçüde Türk Lirası’nın değer kaybından kaynaklanan bu artışın bu yıl tekrarlanması beklenmediğinden yıllık enflasyon oranında düşüş olacağı genel kabul görüyordu.
Şimdi bu baz etkisi aralık ayında gerçekleşen bir puanlık düşüşe eklenecek. Tahminim ilk dört ayda toplam enflasyonun yüzde 3 civarında kalacağı. Bu 2 puanlık düşüş demektir. Nisan sonunda yıllık enflasyon oranı yüzde 6’nın biraz üzerine kadar gerileyebilir. Hatta yüzde 6’nın da altına gelebilir; eğer ilik dört ayın enflasyonu yüzde 3’ten biraz daha düşük olursa. Oysa genel beklenti yüzde 7 civarındaydı. Tahvil piyasasında pazartesi günü gösterge faizin önemli düşüş sergilemesi beklentilerin de gerilediğini gösteriyor.
Bu noktada benim aklıma iki soru takılıyor: 1) Merkez Bankası böyle bir gelişmeye nasıl tepki gösterir? 2) Enflasyon yüzde 6 civarında kalır mı? Merkez Bankası düşen enflasyona paralel olarak politika faizini aşağıya çeker mi? Yönetimin üzerindeki siyasal baskı böyle bir gelişme ile birlikte hiç kuşkusuz yeniden gündeme gelecektir. Zaten bu baskının tamamen ortadan kaybolduğu da söylenemez. Düşen enflasyon ve düşen piyasa faizleri Cumhurbaşkanı’na ve çevresine yüzde 8,25’lik politika faizinin esaslı ölçüde düşürülmesi baskısı yapmak için yeni bir fırsat yaratacaktır. Dahası yaklaşan seçimler de ısrarı artıracaktır.
Düşen enflasyonla birlikte Merkez Bankası yönetimi de faiz indirimini dikkate alabilir. Bir indirime gitse bile bunun çok sınırlı kalacağını (25-50 puan) tahmin ediyorum. Çünkü sonrasını düşünmek zorundalar. Bizim enflasyon ciddi yapısal katılık özelliği taşır hale geldi. Bu nedenle beklentiler bugüne kadar hep Merkez Bankası tahminlerinden daha yüksek oldu. Sonuçta Merkez Bankası inandırıcılığını önemli ölçüde kaybetti. Bu kayıp, yüzde 5 hedefi bir yana, üç ayda bir yayınladığı enflasyon raporlarında yapılan tahminlere kıyasla enflasyonunun sürekli daha yüksek gerçekleşmesinin bir sonucu.

Dolayısıyla nisandan sonra enflasyonun yeniden yükselmeye başlaması kuvvetle muhtemel. Üstelik yerlerde sürünen petrol fiyatlarının bir süre sonra artmaya başlaması da kuvvetle muhtemel. Ayrıca federal rezervin bu yılın ikinci yarısında yavaş yavaş faiz artışlarına başlaması da kuvvetle muhtemel. Bu koşullarda Merkez Bankası’nın politika faizini artırması gerekecektir. Düşürdüğü faizi birkaç ay sonra arttırmak kolay olur mu? Açıkçası bilmiyorum. Bu soruyu Sayın Başçı’nın yanıtlaması gerekiyor.

1 yorum:

  1. Hocam güzel bir analiz olmuş ama sanki iki kere kopyalanmış gibi...

    YanıtlaSil