15 Ocak 2015 Perşembe

Gelir eşitsizliği neden yüksek?

Son birkaç yıldır akademik çalışmalarımda gelir eşitsizliği ve yoksulluğa dönüş yaptım.
Şu sıralarda makaleler hariç Thamos Picektty’nin satış rekorları kıran “21. Yüzyılda Kapital” kitabını okuyorum. Gelir eşitsizliği konusunda yazacak çizecek çok şey var. Bugün gündemdeki boşluktan yararlanıp Türkiye’de gelir eşitsizliğinin yüksek olmasını önemli ölçüde açıklayan bir unsuru sizlerle paylaşmak istedim.
Yıllar önce TÜSİAD’a yaptığımız gelir eşitsizliği raporu üzerine çalışırken önemli bir eksiklikle karşılaşmıştık. Pek çok ülkede “piyasa gelir dağılımı” ölçümleri mevcut iken bizde ne yazık ki yoktu. Bu eksikliğin nedeni gelir vergisinin önemli ölçüde kaynaktan kesilmesi, ücretli olmayan kesimde fazla yaygın olmaması ve vergi kaçırmanın adeta milli spor olmasından kaynaklanıyordu. Bu önemli bir eksiklikti çünkü bizdeki gelir eşitsizliği yüksekliğinin piyasadan mı kaynaklandığı, yoksa devletin yeterince yeniden gelir dağılımı yapmamasından mı -ya da yapamamasından mı- kaynaklandığı bilinemiyordu.
Geçenlerde IMF’nin Finance and Development dergisinde rastladığım bu konudaki bir grafik dikkatimi çekti. (“Measure to Measure” J.D.Ostry, A.G.Berg) ‘Bir gün kullanırım’ diye bir kenara koydum. Grafikte 25 ülkenin piyasa Ginisi ile nihai gelir dağılımı Ginisi bir arada gösteriliyor. Gini 0 ile 1 arasında değer alıyor. Ne kadar yüksek olursa gelir eşitsizliği de o kadar yüksek oluyor. Piyasa eşitsizliği ise devlet araya girmeden önce, diğer ifadeyle vergi öncesi gelir eşitsizliğini gösteriyor. Grafikte yatay eksende piyasa Ginileri, dikey eksende nihai Giniler yer alıyor. Beklendiği gibi tüm ülkeler diyagonalin alt tarafında kalıyor. Ancak Peru, Brezilya, Kolombiya gibi Latin Amerika ülkeleri diyagonale çok yakın. Bu ülkelerde piyasa eşitsizliği ile nihai eşitsizlik arasında büyük fark yok.
Buna karşılık Rusya dahil Avrupa ülkelerinde bu fark daha büyük. Bu ülkelerin büyük çoğunluğunun piyasa Ginisi 0,40 ile 0,50 arasında. Örneğin Rusya, İtalya, Almanya’da piyasa Ginisi 0,45’in üzerinde. Nihai Gini ise Rusya’da 0,38 civarındayken, Almanya’da 0,26 civarında. İsveç, Danimarka gibi ülkelerde ise piyasa eşitsizliği biraz daha düşük ama nihai eşitsizlik de çok düşük; 0,22-0,23 kadar. Demek ki kimi ülkede devletin araya girerek yüksek gelirleri törpülemesi, ardından elde ettiği gelirin önemli bir bölümünü düşük gelirlilere aktarması gelir eşitsizliğini düşük tutmada başlıca rolü oynuyor.
Türkiye’ye gelince... Piyasanın oluşturduğu gelir eşitsizliği Ginisini 0,45 ile 0,50 arasında kestirebiliriz. Daha dar bir alan kestirmek gerekirse 0,47-0,48 diyelim. Nihai Gini ise TÜİK hesaplamalarına göre 2006’da 0,428. Sonra düşmeye başlıyor. 2013’te 0,40 oluyor. Eşitsizlikte sınırlı bir azalma var. Ama Avrupa’nın en yüksek Ginileri ile karşılaştırdığımızda aradaki fark büyüyor. Örneğin Büyük Britanya ve İtalya’da Giniler 0,35 civarında. Oysa piyasa eşitsizliklerinin Türkiye ile çok yakın olduğunu söyleyebiliriz.

Bu gözlemler bize Türkiye’de gelir eşitsizliği yüksekliğinin devletin yeniden dağıtımcı rolünü doğru dürüst oynamamasından kaynaklandığını anlatıyor. Doğrusu buna şaşırmıyorum. Türkiye’de gelire dayalı bir vergi sistemi hiçbir zaman olmadı. Bugün bile gelir vergilerinin yaklaşık üçte ikisi dolaylı vergilerden oluşuyor. Gelir vergisi kaçağı son derece yaygın. Bu nedenle gelir vergisi reformunu çok önemsiyorum. Gelir eşitsizliğini ancak böyle makul düzeylere indirebiliriz. Dahası IMF ‘ne kadar eşitlik o kadar büyüme’ demeye başladı. Lütfen not edelim.
(Zaman, Ocak 2015)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder