12 Mart 2015 Perşembe

Ekonomi yavaşlamaya devam ediyor

Dünün (çarşamba) en önemli olayı kuşkusuz Merkez Bankası Başkanı’nın Cumhurbaşkanı’na yapacağı para politikası sunumuydu.
Ancak bu yazıyı toplantı saatinden (16.45) daha önce yollamam gerektiğinden sonuçları bilmiyorum. Sadece tahminde bulunabilirim. Bülent Arınç’ın Merkez Bankası yönetimine kısa süre önce verdiği destek önemli bir işaretti. Ardından salı günü hükümet ekonomik gidişat konusunda uzun bir toplantı yaptı.
Yapılan açıklama açıkça Merkez Bankası’na destek veriyor. Merkez Bankası Yasası’nın araç bağımsızlığı öngördüğü vurgulanıyor ve “Merkez Bankası geçmişte başarılı sınavlar vermiş ve kapasitesini kanıtlanmıştır.” deniliyor. Açıklamanın şu bölümü çok önemli: “Bugün de Merkez Bankası para politikaları hedefi doğrultusunda gereken zamanda gereken tedbirleri almaktadır.” Bu açıklama üzerine Cumuhurbaşkanı’nın Merkez Bankası’na baskı yapmaktan vazgeçmesini muhtemel görüyorum. Başçı da sanırım uygun bir üslupla Cumhurbaşkanı’na üzerlerindeki baskı son bulursa yükselen kurun aşağıya yöneleceğini, enflasyonun da düşeceğini, dolayısıyla bir miktar daha faiz indirimi yapabileceklerini söyleyecektir.
Tahminim ne ölçüde doğrulanacak pazartesi günkü yazımda konuşuruz. Salı günkü 8 saatlik toplantının diğer önemli konusunun düşük büyüme olduğu anlaşılıyor. Toplantıda sanayi üretimini ve istihdamı destekleyici bir program tartışılmış ve kabul edilmiş. Açıklandığında tartışırız. Hükümetin giderek zayıflayan ekonomiyi dert etmesi sürpriz değil. İşsizlik yavaş da olsa artışta. Son bir yılda işsizlik oranı 1,5 puana yakın arttı. Halen yüzde 11’e doğru tırmanıyor.
Pazartesi günü açıklanan ocak ayı sanayi üretim endeksi üç yıldır hüküm süren düşük büyümenin daha da düşmekte olduğu sinyalini verdi. Aralık ayına göre mevsim etkisinden arındırılmış endeks yüzde 1,4 geriledi. 2014 Ocak ayına göre de yüzde 2,2 düşüş var. Son aylarda tüketici güven endeksindeki gerileme ile bu sonuçlar tutarlı. Şubat ve mart ayında sanayi üretimi nasıl bir gelişme gösterecek şimdilik bilmiyoruz. Bildiğimiz Merkez Bankası’na olan güvenin iyice zayıflaması sonucu Türk Lirası bu aylarda kur sepetine karşı değer kaybetmeye devam etti. Sermaye çıkışı olduğu görülüyor. Dolayısıyla birinci çeyrekte önceki çeyreğe kıyasla GSYH düşüş gösterebilir. Geçen yılın son çeyreğinin GSYH rakamları henüz açıklanmadı. Ancak bir düşüş olması kuvvetle muhtemel. Bu durumda iki çeyrek üst üste GSYH gerilemiş olacak. Tanım icabı bu durgunluk (resesyon) demek. Doğrusu böyle bir gelişmeyi beklemiyordum. Ocak ayı başında geçen yıl olduğu gibi bu yıl da büyümenin yine yüzde 3 civarında kalacağını tahmin etmiştim.
Oysa son gelişmeler büyümenin daha da düşük olabileceğini gösteriyor. Seçimlerden sonra nasıl bir yol izleneceği ise çok belirsiz. AKP iktidarı bu gelişmeler karşısında tedirgin olmakta haklı. Sorun ekonominin nasıl canlandırılabileceği konusunda görüş birliği olmaması. Cumhurbaşkanı bu canlanmanın esaslı bir faiz indirimi ile gerçekleşebileceğine inanmış durumda. Bu görüşe katılmadığımı sürekli vurguladım. Davutoğlu başkanlığındaki hükümet ise bu canlanmanın radikal faiz indirmek ile olamayacağını sanırım görüyor. Yapısal reformların gereğini kavramış durumda.  Ancak yerli-yabancı ekonomik aktörlerin ekonomi yönetimine bir bütün olarak güvenmeleri ile canlanma umut edilebilir. Hazırlanan paket bu amaca hizmet edecek. Ne var ki seçimlerden önce dişe dokunur bir atılım yapılabileceği konusunda çok kuşkuluyum.

(Zaman, Mart 2015)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder