19 Mart 2015 Perşembe

İki konu: Faiz ve işsizlik

Haftanın sıcak konusu şüphesiz Merkez Bankası’nın faiz kararı. Salı günü toplanan Para Politikası Kurulu faizleri değiştirmedi. Ancak ikinci bir konu daha var. TÜİK pazartesi günü aralık dönemi işgücü piyasası rakamlarını açıkladı. Bu rakamlar her ay açıklandığında yorumlamam âdet oldu. Üstelik bu sefer sürpriz bir gelişme de söz konusu: İşsizlikte düşüş var. Bugün iki konuya değinmem şart oldu. Önce sıcak konudan başlayalım.
Para Politikası Kurulu, faizlere dokunmayarak ekonomistlerin büyük çoğunluğunun beklentisini karşıladı. Enflasyon beklentilerinin ve piyasa faizinin yükseldiği koşullarda çok sınırlı bile olsa faiz indirmek, perşembe günkü toplantının boşa gittiğinin ilanı olurdu. Kurul’un açıklamasında “Küresel piyasalardaki belirsizlikler ve gıda fiyatlarındaki artışlar para politikasındaki temkinli yaklaşımın sürdürülmesini gerektirmektedir. Bu doğrultuda Kurul, faiz oranlarının sabit tutulmasına karar vermiştir.” deniliyor. Döviz kurunun alıp başını gitmesinden hiç söz edilmemesi şaşırtıcı. 0,5 dolar + 0,5 Euro’dan oluşan kur sepeti ortaya çıkan güven bunalımı nedeniyle 2,70 TL’ye dayandı. Bu bunalımdan önce 2,50 civarında seyreden döviz sepeti yüzde 10’un üzerinde değer kazandı. Diğer ifadeyle Türk Lirası bu kadar değer kaybetti. Bu kaybın doların genelde güçlenmesi ile ilgisi yok. Çünkü dolara karşı büyük ölçüde değer yitiren Euro’yu da kapsıyor.
Eğer kurda ciddi bir gevşeme olmazsa Merkez Bankası bir kez daha enflasyon tahmininde yanılacak. Dahası önümüzdeki dönemde FED’in faiz artırma kararına bağlı olarak faiz artışları dahi gündeme gelebilir. Nitekim Kurul önümüzdeki dönemde para politikası kararlarının enflasyon görünümündeki iyileşmenin hızına bağlı olacağını, enflasyon beklentilerinin, fiyatlama davranışlarının ve enflasyonu etkileyen diğer unsurların yakından izleneceğini belirtiyor. Bu ifadeler he ne kadar faiz indirimine devam etmek için hangi koşulların gerektiğini açıklasa da, enflasyon tahmini sapmaya başlayınca faiz artırımına gidilebileceğini de söylüyor.
Bu ortamda Cumhurbaşkanı’nın ne tavır alacağı büyük önem taşıyor. Pazartesi günkü yazımda Cumhurbaşkanı’nın “İş tatlıya bağlandı.” sözünün iknadan çok ateşkesi ima ettiğini savunmuştum. “Faizleri indirin” diye bastırmanın beklenenin aksi yönde sonuç verdiği yeterince anlaşılmış olmalı.
İşsizliğe gelince. Basın yine brüt rakam üzerinde durdu. Yüzde 10,9’a yükselen işsizlik oranı son dört yılın en yüksek düzeyine çıkmıştı. Oysa, Türkiye ekonomisi bilindiği gibi oldukça şiddetli mevsimsel etkilere tabidir. Kışa doğru ekonomik aktivite yavaşlar ve istihdam düştüğünden genellikle işsizlik artar. Buna karşılık yaza doğru aksi olur. Gerçek gelişmeleri anlayabilmek için mevsim etkilerinden arındırılmış rakamlara bakmak gerekir. Bu rakamlar kasım döneminden aralık dönemine istihdamın yüzde 0,4 oranında 100 bin kişi arttığını, işgücü artışının ise yüzde 0,1 ile sınırlı kalarak 42 bin kişi yükseldiğini söylüyor. Sonuçta işsiz sayısı 58 bin azaldı, genel işsizlik oranı da yüzde 10,6’dan 10,4’e, tarım dışı işsizlik oranı ise yüzde 12,7’den 12,5’e geriledi.

Bu gerilemelerin istisnai olma ihtimali çok yüksek. Son bir yılda Aralık 2013-Aralık 2014 döneminde genel işsizlik yüzde 9,1’den 10,4’e 1,3 puan, tarım dışı işsizlik de yüzde 10,9’dan 12,5’e 1,6 puan arttı. Zaman zaman aylık düşüşler gözlemlense de temel eğilim artış yönünde. Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi (Betam), ocak dönemi için artış tahmin ediyor. Bu tahmine katılıyorum.
(Zaman, Mart 2015)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder