26 Mart 2015 Perşembe

Tüketici güveni hızla azalıyor

Pazartesi günkü yazıma ‘büyüme sıkıntısı’ başlığını koymuştum. Yazımda erken öncü göstergeler dikkate alındığında bu yıl büyümenin iyi bir başlangıç yapamadığından söz ettim. Aynı gün mart ayı Tüketici Güven Endeksi yayınlandı. Şubat ayında 68,1 düzeyinde olan endeks 3,7 puan azalarak 64,4’e düşmüş durumda. Vahim olan şu ki tüketici güveni geçen yılın nisan ayından beri azalıyor. 2014 Nisan’ında endeks 78,5 düzeyindeydi.
Özel tüketimin yüzde 70’in üzerinde paya sahip olduğu bir ekonomide tüketici güveninin ekonomik büyüme açısından önemli bir gösterge olduğu çok açık. Dolayısıyla ekonomik büyümenin beklenenden de düşük gelme ihtimali gündeme girdi. Pazartesi günkü yazımda sözünü ettiğim Betam ‘Ekonomik Görünüm’ notu ilk üç ayın GSYH çeyreklik büyüme oranını yüzde 0,2 tahmin ediyor. Yeni öncü göstergeler, ki tüketici güven endeksi bunlardan biri, bu tahmini negatife çevirebilir.
Bu koşullarda Tüketici Güven Endeksi’ne biraz daha ayrıntılı bakmakta yarar görüyorum. 2001 krizinden çıkıldıktan sonra bu endeks 2004 yılında 100 puana yakındı. Küresel kriz Türkiye ekonomisini vurmadan önce hâlâ 80’lerin üzerindeydi. Kriz sırasında Türkiye ekonomisi, özellikle de özel tüketim daraldı. Ekonomik krizin dip noktası olan 2009 ilk çeyreğinde tüketici güven endeksi 60 civarına kadar düşmüştü. Ardından bildiğiniz gibi krizden hızlı bir çıkış oldu. Özel tüketim 2010-2011 yıllarında büyük ölçüde arttı. GSYH büyümesi de bu yıllarda yüzde 8-9 düzeyinde gerçekleşti. Haziran 2011’de tüketici güveni bu dönemin tepe noktası olan 83 puana yükselmişti.
2011 yılı sonunda hükümet tamamen iç talebe dayalı yüksek büyümenin oluşturduğu yüksek cari açığı düşürme zorunluluğunu kabul etti. GSYH’nin yüzde 10’una yükselen dış açık sürdürülemez hale gelmişti. ‘Dengeli büyüme’ adı verilen yeni bir büyüme rejimi tasarlandı. Bu rejimde özel tüketim mütevazı ölçüde artacak, ihracat ise ithalattan hızlı artarak net ihracatın büyümeye pozitif katkı yapmasını sağlayacaktı. Bu sayede yüzde 5 civarında, daha düşük ama cari açığı azaltan dengeli bir büyüme gerçekleştirilecekti.
Bu yeni tasarım yarı yarıya başarılı oldu. Cari açık azalarak yüzde 6’nın altına geriledi ancak ortalama büyüme yüzde 3’te kaldı. Planlanandan daha düşük büyümenin bir nedeni de özel tüketimin çok zayıf seyretmesi oldu. Tüketici güvenin başaşağı seyri özel tüketimdeki zafiyetin devam ettiğini, hatta daha da kötüleştiğini gösteriyor. Büyümenin geleceği açısından bu zafiyetin üzerinde durmakta yarar var.
‘Büyüme sıkıntısı’ yazımda tüketici güvenindeki gerilemeyi reel faiz düzeyine bağlamanın doğru olmadığını savunmuştum. Kredi faizlerinin düzeyi ve enflasyon beklentisi birlikte hesaplandığında reel faiz yüzde 4 civarında çıkıyor. Türkiye koşullarında yüksek sayılmaz. Şahsen daha çok geçmiş yıllarda hanelerin hızlı borçlanması üzerinde durmaktan yanayım. Hanehalkı borç/gelir oranı halen çok yüksek değil ama çok hızlı arttı. Bu artış gelecekle ilgili olumsuz beklentilerle birleşince kredi ile tüketim iştahının kapanması bana normal geliyor.

Tüketici Güven Endeksi’ni oluşturan alt kalemlerde bu görüşü destekleyen bilgiler var. Endeks 18 alt kalemden oluşuyor. Bu kalemler ailelerin finansal durumlarını ve genel ekonomik durumu nasıl gördükleri, borçlanma ve tasarruf istekleri, işsizlik ve ücret beklentileri türü sorulardan oluşuyor. Bu kalemlerin ezici çoğunluğu son 11 aydır düşüyor. Özellikle üç tanesi borçlanma iştahı ile yakından ilgili. Ailelerin finansal durum endeksi 79,6’dan 70,8’e, işsizlik beklentisi 85,4’ten 65,3’e, ücret artış beklentisi ise 95,4’ten 91,2’ye gerilemiş durumda. Özetle, tüketici güvenindeki kayıplar büyümeyi de peşinden sürükleyebilecek düzeyde.
(Zaman, Mart 2015)

1 yorum:

  1. çok iyi, akp nin çözülmesine düşük büyüme katkı sağlar

    YanıtlaSil