20 Nisan 2015 Pazartesi

AKP’nin seçim beyannamesinde ekonomi

AKP’nin ardından CHP de seçim beyannamesini açıkladı. Bir sonraki yazının konusu CHP’nin seçim beyannamesi olacak. AKP’nin beyannamesi ile devam edelim.
Önceki yazımda bu seçimin en kritik konusu olan başkanlık sistemini ele almıştık. Ayrıntılardan kaçınan, temel ilkeler itibarıyla da tutarsız, çelişkili bir tasarımın söz konusu olduğunu hatırlatayım. Ekonomi başkanlık sisteminin aksine olabildiğince geniş tutulmuş. Bu köşenin sınırları içinde birkaç kritik konuyla yetinmek zorundayım.
Beyanname önce “ne yaptık?” sorusunu ardından da “ne yapacağız?” sorusunu yanıtlıyor. “Ne yaptık?” kısımlarında haklı övünmeler olduğu kadar tartışmalı iddialar da var ama yer kıtlığından bunları pas geçip “ne yapacağız?” bölümüne gelelim. Temel sorunlara yönelik öneriler şöyle özetlenebilir: Verginin tabana yayılması, fiyat istikrarını koruyacak para politikası çerçevesinin korunması, cari açığın kalıcı çözüme kavuşturulması, yurtiçi tasarrufların ve işgücüne katılımın artırılması, eğitimin niteliğinin geliştirilmesi.
Bu amaçlar gerçekleştirildiği takdirde Türkiye ekonomisinin daha yüksek bir ekonomik büyümeye sıçrama yapacağına kuşku yok. Peki, AKP hangi politika araçları ile bu hedeflere varmayı öneriyor? Sırayla gidelim. Vergi alanında temel ilke belli: Vergi ödeyenlerden daha fazla vergi almamak, buna karşılık vergi tabanını genişletmek. Yani vergi kaçıranların üzerine gidilecek. Bu nasıl yapılacak? “Vergi mevzuatı sadeleştirilecek ve ilgili tarafların katkılarıyla düzenlenecek”. Somut hiçbir politika önerisi yok. Yegâne istisna, gayrimenkul rantlarından kamunun pay alacağı. Doğrusu, seçim arifesinde vergi kaçırılması konusunda AKP’den daha fazlasını bekleyemezdik.
İkinci kritik konu enflasyon. Yakın geçmişte yaşanan şiddetli faiz savaşı nedeniyle bu konuda beyannamenin ne diyeceğini merakla bekliyordum. “Para politikasının temel amacı olan fiyat istikrarını sağlamak ve sürdürmek konusunda kararlılık devam etmektedir.” deniliyor. Güzel. “Merkez Bankası’nın fiyat istikrarını sağlamak için uygulayacağı para politikası araçlarını doğrudan kendisinin belirlemesi esas olmaya devam edecektir.” diye devam ediliyor. Yani Merkez Bankası bağımsız politika hakkını koruyacak. Bu da güzel. Anlaşılan bağımsızlıktan taviz yok. Ama şöyle bir uzlaşma söz konusu. Merkez Bankası “Fiyat istikrarını sağlama amacıyla çelişmemek kaydıyla, hükümetin büyüme ve istihdam politikalarını destekleyecektir.” diyor. Merkez Bankası yasasına böyle bir ifade ekleneceğini tahmin edebiliriz. İktisaden bunun bir anlamı yok ama yeni faiz kavgalarını kışkırtıcı bir zemin de oluşur.

Maliye politikasından sürpriz yok. Düşük bütçe açıklarına devam. Eğer vergi gelirleri artacak olursa bu artışın kamu harcamalarının GSYH içindeki payının artmasına izin verilmeyeceği de vurgulanıyor. Eğer AKP ille neoliberallikle suçlanacaksa, bu vurgu iyi bir fırsat teşkil eder. Diğer kritik konu tasarruf. Daha yüksek büyüme için iç tasarrufların artması şart. Beyannamede iç tasarruf oranının yüzde 19’a çıkarılacağı vaadi var. Bu 4 yüzde puan gibi çok yüksek artış demek. Ekonomi programlarından biliyoruz ki zaten yeterince yüksek olan kamu tasarrufları belki bir puan daha artırılabilir. Kalanı özel tasarruflardan gelecek. Bu konuda ise dişe dokunur hemen hiçbir politika yok. Ne kadar olduğunu dahi bilmediğimiz firma tasarrufları için sadece Banka ve Sigorta Muameleleri vergisinden istisna sağlanacağı söyleniyor. Ne alakası var? Hanehalkı tasarruflarını artırmak için, özel emeklilik, bilinçlendirilme kampanyası gibi öneriler var. Açıkçası hiçbiri bir iktisatçının ciddiye alacağı şeyler değil.
(Zaman, Nisan 2015)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder