16 Ekim 2014 Perşembe

İşsizlik hızla artıyor

Dün açıklanan işgücü piyasası temmuz dönemi istatistikleri mayıs ve haziran dönemlerinde görülen işsizlikteki yüksek artışın devam ettiğini gösterdi.
Temmuz döneminde (haziran-temmuz-ağustos) işsizlik oranı yüzde 9,1’den 9,8’e, tarım dışı işsizlik oranı da yüzde 11,1’den 12,0’ye sıçradı. İşsizlik cephesinde ne olup bittiğini anlamak için son ayların mevsim etkilerinden arındırılmış rakamlarına bakmak gerekiyor.
Geçen yılın aralık ayında mevsim etkisinden arındırılmış işsizlik oranı yüzde 9,1’e gerileyerek son yılların en düşük seviyesine inmişti. Ardından aşağı yukarı yatay seyreden işsizlik oranı nisan döneminde yüzde 9,2 idi. Mayısta yüzde 9,6’ya, haziranda yüzde 10’a, temmuzda da yüzde 10,4’e yükseldi. Üç ay içinde işsizler ordusuna tam 363 bin kişi katıldı ve işsiz sayısı 3 milyona çıktı. Kriz dönemi hariç 2002’den bugüne hiçbir dönemde işsizlikte bu kadar hızlı bir artış yaşanmamıştı. Böyle bir gelişme her demokratik ülkede birinci sayfaya manşet olur. Bakalım bizim medya, özellikle hükümet yanlısı medya haberi nasıl verecek!
İşsizlik neden bu kadar hızlı arttı, artış devam eder mi, soruları hem toplumsal hem de siyasal açıdan büyük önem kazandı. Son üç ayda gözlemlenen yüksek işsizlik artışının birincil nedeni basit: Nisan ve mayısta yerinde sayan istihdam, haziran ve temmuzda yüzde 0,7 oranında geriledi. İstihdam edilenlerin sayısı 25 milyon 961 binden 25 milyon 791 bine düşerken işgücü sayısı 28 milyon 709 binden 28 milyon 792 bine yükseldi.
Toplam işgücü artışı normal. Tarım dışı işgücünde son dönemde 133 binlik güçlü bir artış var. Tarım dışı istihdam da yerinde saymış durumda. İnşaat ve sanayide büyük istihdam kayıpları söz konusu. Mayıs-temmuz döneminde sanayi 130 bin istihdam kaybetti. İnşaatta ise Mart döneminde başlayan istihdam kayıpları 218 bini buluyor. Sanayi üretimi yavaş da olsa artmaya devam ederken istihdam kayıpları işgücü verimliliğinin artmakta olduğunu gösteriyor. Büyümenin kalitesi açısından iyi ama işsizlik açısından kötü. İnşaattaki büyük istihdam kaybı ise bu sektörde bir süredir hüküm süren durgunluğa bağlanabilir. Konut sektöründe arz fazlası olduğunu biliyoruz. Hizmet sektöründe istihdam artışı devam ediyor ama bu artış işsizlik artışını engellemeye yetmiyor.
İstihdamdaki bu olumsuz gelişme ne ölçüde zayıf büyümeye, ne ölçüde Ortadoğu’daki kanlı savaşın ve göç dalgasının Güneydoğu Bölgesi ekonomisine yaptığı olumsuz etkiye bağlı bilmiyoruz. TÜİK, bölgesel işgücü istatistiklerini yıllık olarak yayınlıyor. Elimizde en son 2013 rakamları var. Bu yıl bölgede neler olduğunu çok geç öğreneceğiz. Ancak nedenleri ne olursa olsun işsizliğin kısa süre içinde bu ölçüde artması hayra alamet değil. Büyüme düşük kaldığı sürece önümüzdeki dönemlerde bu kadar olmasa da işsizliğin artmaya devam etmesi çok muhtemel. Düşük büyüme-yüksek istihdam artışı dönemi kapanmış görünüyor.
Bu gelişmenin toplumsal ve siyasal sonuçları olacağı aşikâr. Eğer tahmin ettiğim gibi özellikle Güneydoğu’da büyük bir işsizlik patlaması yaşanıyorsa, son günlerde bölgede yaşanan toplumsal gerginliğin gelecekte şiddetlenmesini teşvik edecek bir zemin de gelişiyor demektir. Bu durum Kürt sorununa ve barış sürecine oyalama yerine elle tutulur gerçekçi adımlarla yaklaşmanın aciliyetini hatırlatıyor.

İşsizlikte güçlü artışa AKP hükümetinin, özellikle de Cumhurbaşkanı’nın nasıl bir tepki vereceği de önemli bir gündem maddesi haline geldi. Başkanlık ihtirası nedeniyle AKP açısından son derce kritik kabul edilen genel seçimlere giderken işsizlik artışına seyirci kalınması düşünülemez. Cumhurbaşkanı ne der? Hükümet ne yapabilir? Bu da başka bir yazının konusu.
Not: bu yazı Zaman'da 16 Ekim 2014'te yayınlanmıştır

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder