13 Şubat 2015 Cuma

Baskı tırmanıyor

Dün sabah iktidara çok yakın yüksek tirajlı bir gazetede “Baş spekülatör” manşetiyle bir haber-yorum çıktı. Başlığın altında Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’nın fotoğrafı bulunuyordu. “Baş spekülatörün” kim olduğu belliydi. Haber-yorumu hayretler içinde okudum. Okumayanlar için alıntılarla özetlemeye çalışayım.
Gazeteye göre Erdem Başçı, Ağustos 2013’ten bu yana “beklenti yönetmek yerine” “beklenti yaratarak” piyasayı altüst etmiş. “Çok konuşuyormuş ve hiçbir hedefi tutturamıyormuş.” Verilen ilk örnek Ağustos 2013’teki dolar tahmini. Başçı, dolar 2,03 iken “Dolar 1,92’ye inebilir” demişti. Oysa gazete “Dolar yılı 2,14’ten tamamladı” hatırlatmasını yapıyor. İkinci örnek 2014 Ocak ayındaki faiz şoku. Gazeteye göre Başçı “Türk Lirası’nın değerini korumak için faiz silahını kullanmayacağız” demiş, (doğrusu ben duymadım) ama muazzam bir faiz artışı yapmış. Bu artış yüzünden küçük şirketler 500 milyon TL zarar etmiş, tüketicilerin ve şiketlerin ödedikleri faiz miktarları artmış.
Daha önemlisi gazetenin bu artışın makroekonomik etkisi konusundaki iddiası. Şöyle yazıyor: “Başçı hemen 28 Ocak’ta (2014) olağanüstü toplantı yaparak faizi 5,5 puan artırdı. Türkiye’de yatırımları durdurup büyümeyi aşağı çeken, işsizliği çift haneye yükselten, reel sektörün finansman maliyetlerini artıran bu faiz operasyonunun bedeli hâlâ ödeniyor.” Yani düşük büyümenin faturası da Merkez Bankası başkanına çıkartılıyor. Ama bu artış yapılmasaydı kur nereye giderdi, ekonomi ne olurdu, bu konulara hiç girilmiyor.
Bu iddialara uzun uzun yanıt vermek istemiyorum. Bunlar bahane. Ama yine de esas amacı tartışmadan önce bir iki söz söyleyeyim. Başçı’nın “Dolar 1,92’ye düşerse şaşırmayın” çıkışı, TL’nin güven kaybı nedeniyle hızla değer kaybettiği bir dönemde yapıldı. Amaç sözlü olarak piyasaya müdahale etmekti. Doğrusu ben de tasvip etmedim. Ama bu çıkışın “spekülasyon” olduğunu iddia etmek, hele bunu Merkez Bankası başkanı için söylemek abes. Ocak 2014 faiz artışının da spekülasyonla ne ilgisi olabilir? Şahsen Para Politikası Kurulu’nun normal toplantısında faiz artırmasından yanaydım. Nedense bu yapılmadı. Kur hızla artmaya başlayınca da politika faizi 5,5 puan arttı. Ama Merkez Bankası’nın uyguladığı fiilî faiz zaten çok daha yüksekti. Sonuçta faiz 5,5 değil 2,5 puan arttı. Bu artışın düşük büyümeye neden olduğu ise tamamen mesnetsiz. Düşük büyüme 2012’de başladı. Esas nedeni ise iç taleple büyümenin sonuna gelinmesi ama öte yandan da yapısal reformların yapılmaması.
İmzasız haber-yorumda son döneme değinilmemesi ise ilginç. Ocak 2014’ten sonra Cumhurbaşkanı, Merkez Bankası üzerinde büyük bir baskı kurdu. Faizleri büyük ölçüde düşürsünler istiyor. Bu baskılar daha önce yazdığım gibi Merkez Bankası yönetimini hata yapmaya sürüklüyor. Son hafta TL’nin ciddi değer kaybetmesi bununla ilgili. Neyseki gazete bu konuda da Başçı’yı suçlamamış!

Bu yorumların amacı bana göre çok açık: Erdem Başçı istifaya zorlanıyor. İktidarda tek destekçisi Başbakan Yardımcısı Ali Babacan. Bu faiz tartışması ile ilgili sorulara çok açık yanıt vermiyor ama yine de Merkez Bankası’nın işini bildiğini söyleyerek rahat bırakılmasını ima ediyor. Babacan son olarak şöyle demiş: “Merkez bankaları yapısal reform yapamaz, bu hükümetlerin görevidir. MB’lerin elindeki enstrümanlar sürdürülebilir büyüme için yeterli değil.” Yapısal reform vurgusunun altı çizilmeli. Sizce bu reformların yapılmamasından acaba kim sorumlu?
(Zaman Şubat 2015)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder