2 Mart 2015 Pazartesi

Bu kavga artık son bulmalı

Perşembe günkü yazım “faiz savaşı bitmedi” başlığını taşıyordu. Yazıyı çarşamba günü Cumhurbaşkanı zehir zemberek çıkışını yapmadan önce yollamıştım.
Yazıda Başbakan’ın ve Ekonomi Bakanı’nın ölçülü eleştirilerine yer vermiş, ancak Cumhurbaşkanı’ndan sert bir tepki beklediğimi yazmıştım.. Yanılmadım. Saray’dan çok sert bir açıklama geldi. En çarpıcı bölümü mealen şuydu: Bize gelince bağımsızlık taslıyorsunuz ama aslında başka yerlere bağımlısınız. Sayın Erdoğan’ın nereyi ima ettiği herkes için açıktı. Bu yetmedi cuma günü de “Vatanı satmak yüksek faizle olur.” dedi. Açıkçası bu faiz kavgası beni bezdirdi. Özellikle “kavga” deyimini kullanıyorum çünkü olay ekonomik tartışma çerçevesini aşarak adeta polisiye nitelik kazandı. Ekonomistin yazacağı fazla bir şey kalmadı.  Belli ki Cumhurbaşkanı, Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’nın istifa etmesini istiyor. Ancak bu yolla sözünü dinletebileceği yeni bir başkan bulunabilir. Bu kadar ağır ithamlardan sonra Sayın Başçı’nın başkanlık koltuğunda oturmaya nasıl devam ettiğini hayretle ve merakla izliyorum.
Bu koşullarda Başçı’nın Merkez Bankası’nı serinkanlılıkla, akılla yönetmesi bence mümkün değil. Bundan sonra yapılacak Para Politikası Kurullarında faiz kararları ekonomik koşulların analizine dayanarak alınamaz. Karar alıcılar mutlaka “Acaba alacağımız tepkinin şiddetti ne olacak, bu işin sonu nereye varacak?” diye endişelenmek zorunda kalacaklardır. Sanırım Başçı da ayrılmak istiyor ama ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Babacan izin vermiyor. Başçı’yı istifadan vazgeçirmek için ne gibi argümanlar kullanıyor, doğrusu çok merak ediyorum. Orta vadeli bir planı var mı? Bilmiyorum.
Bu kavga artık son bulmalı çünkü ekonomi zarar görüyor. Merkez Bankası faizi indirdikçe, Cumhurbaşkanı da ona yüklendikçe piyasa faizi ve kur tırmanıyor. Özellikle piyasa faizinin yükselmesi tam bir çelişki. Ocak ayında 0,50 puanlık indirim öncesi iki yıllık tahvil faizi yüzde 7’nin altına inmişti. İndirimden ve şiddetli kavgadan sonra yüzde 8’i buldu. 25 baz puanlık son indirimle birlikte baskının doruğa tırmanmasıyla yüzde 9’a dayandı. Bu kavga sözde piyasa faizi düşsün, yatırımlar artsın diye yapılıyor. Bu ortamda Merkez Bankası piyasa kontrolünü yitirmiş durumda.
Faiz kavgasına son vermenin yolları belli. Ekonomi Bakanı Zeybekci, Merkez Bankası yasasını değiştirmekten söz ediyor. Yasaya fiyat istikrarı görevi yanı sıra büyüme, işsizlik gibi görevler de ekleyelim diyor. Şahsen bir şey değişeceğini sanmam ama bu meşru bir tartışma olur. AKP iktidarı bu türden bir değişikliği hemen yapabilir. Beğenmeyen banka yöneticileri istifa eder olur biter. Ya da Cumhurbaşkanı Başbakan ile anlaşır, o da Başçı’nın istifasını ister. Yasal olarak bir zorunluluk olmasa da herhalde Başçı bu durumda istifa eder. Yerine Başbakan Cumhurbaşkanı tarafından önerilen bir ismi atar, kavga son bulur.
Faiz kavgasına son verecek bu iki çözümün önemli bir koşulu var. Başta Ali Babacan olmak üzere Merkez Bankası yasasının değişmesine ya da Başçı’nın istifasına karşı çıkan hükümet mensuplarının ikna edilmeleri gerekiyor. Belki bir kısmı ikna olabilir ama özellikle Babacan’ın bu “çözümlere” ikna olacağını hiç sanmıyorum. Bu durumda onun da istifa etmesi gerekir. Bu gelişmelerin etkileri ne olur? Seçimlere giderken canlandırılmak istenen ekonomi nice olur? Cumhurbaşkanı’na göre çok iyi olacak. Ben aksini düşünüyorum ama en azından haklı mı, değil mi görmüş oluruz.

(Zaman, Mart 2015)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder