Ak Parti genel başkanı Tayip
Erdoğan’ın kongre konuşmasının duygusal ve hamaset yanının ağır bastığı,
siyasal içerik açısından ise zayıf kaldığı konusunda çok geniş bir görüş
birliği var. Buna karşılık “Ak Parti
2023 Siyaset Vizyonu” başlıklı 70 sayfalık ‘manifesto’ iddialı hedefler ve kapsamlı
reform önerileri içeriyor. Şahsen manifestoyu ciddiye alma taraftarıyım.
Manifesto demokrasimizin
sağlamlaşması ve derinleşmesi bakımından çok önemli siyasal reformlar
içeriyor. Siyasal partiler yasasının demokratikleştirilmesi, seçim sisteminde köklü
değişiklikler yapılması, Kürtçe’nin savunmada ve kamu hizmetlerine erişimde
kullanılabilmesi, darbe mevzuatının ilgası ile birlikte askeri okullarda eğitim
mevzuatının demokrasi ilkeleri ışığında gözden geçirilmesi... Liste uzayıp
gidiyor.
İddialı ekonomik hedefle
Siyasal
reformlara sözüm yok. Bundan böyle bu vaatlerinin yakın takipçisi olacağız.
Yeri geldikçe bu konularda topa girmeye de hevesliyim. Ancak ekonomi alanında
manzara oldukça farklı. 2023’e yönelik bir dizi iddialı hedef var ama bu
hedeflere ulaştıracak net ve tutarlı bir yol haritası yok. GSYH en az 2 trilyon
dolara, ihracatımız 500 milyar dolara çıkacak, kişi başına gelir 25.000 dolara
yükselecek, işsizlik oranı yüzde 5 düşerken, istihdam oranı en az yüzde 50’ye,
kadınların işgücüne katılımı da yüzde 38’e çıkacak. Yoksu kalmayacak, kayıt
dışılık yüzde 15’e geriletilecek
İyi
güzel de bunlar nasıl gerçekleştirilecek? Hedefler afaki değiller, ama mevcut
gidişatla da ulaşılabilir değiller. GSYH’dan başlayalım. Yıl sonu GSYH’nı 760
milyar dolar kabul edebiliriz. 2023’de 2 trilyon doları yakalamak için her yıl
dolar bazında yüzde 9 büyümek gerekiyor. TL’nin mevcut değerini normal kabul
edelim ve her yıl verimlilik artışı etkisinden kaynaklanacak 1 yüzde puan
değerlenmeyi düşelim. Yüzde 8 büyüme ediyor. Yıllık yüzde 2 dolar enflasyonunu
da düşelim, 2 trilyon için son tahlilde yüzde 6, bilemedin yüzde 5 reel büyüme
gerektiği ortaya çıkıyor. 2 trilyona ulaşırsak, 500 milyar dolar ihracat ile
kişi başı 25 bin dolar gerçekçi duruyor.
Tüm yollar
yüzde 5 büyümeye çıkıyor
Ne
yazık ki, böyle bir büyüme şimdilik ufukta gözükmüyor. Ama mümkün. “Nasıl
derseniz?” yanıt hiç karmaşık değil. İhracata dayılı, yani ihracatın her yıl
ithalattan daha hızlı arttığı bir büyüme rejimi gerekiyor. Yani bugünkü büyüme rejiminin
11 yıl daha devam etmesi gerekiyor. Oysa sorun herkesin malumu. Bugünkü büyüme
istenilen nitelikte ama çok düşük: Yüzde 3 civarında. Bunu yüzde 5’e
yükseltmemiz için sanayinin rekabet gücünü arttırmamız şart. Manifestoda buna
dair sadece daha çok Ar-Ge ve daha fazla eğitim vaadi var. Bunlar gerekli ama
yetmez. Mutlaka işgücü ve enerji piyasalarında maliyetleri düşürecek,
verimliliği artıracak reformlar gerekiyor. Ama manifestoda bu reformlardan
bahis yok.
İşgücü
piyasası hedefleri için de aynı durum geçerli. İşsizliğin yüzde 5’e inmesi için
yüzde en az yüzde 5 büyüme şart görünüyor. Biraz hesap yaptım. Yer olmadığından
kestirmeden gideceğim. Mevcut eğilimler 2023’te işgücünün 36 milyona
yükseleceğini gösteriyor. İşsizlik oranının yüzde 5 olması için istihdamın da yaklaşık
34 milyona yükselmesi gerekiyor. 25 milyondan 11 yılda 34 milyona çıkmak için
gereken ortalama yıllık istihdam artışı yaklaşık yüzde 3,3. Son 7 yılda istihdam
artışı yüzde 3’te kaldı. Hadi iyimser olalım ve büyümenin daha fazla istihdam
yaratacağını kabul edelim. Nereden baksak yine en az yüzde 5 büyüme gerekiyor.
Gördüğünüz
gibi, tüm yollar nasıl Roma’ya çıkıyorsa, 2023 hedefleri de ihracata dayalı
yüzde 5 büyümeye çıkıyor. Ama bunu nasıl başaracağımız bana göre meçhul.