Ekonomiyi yakından izlemeyen
okurlar için belirteyim. Büyüme konusunda tahmin yapan iktisatçılar arasında
esaslı görüş ayrılıkları ortaya çıkmış bulunuyor. İyimserler cephesi 2.çeyrekte
büyümeyi yüzde 4’ün üzerinde bekliyor. Buradan hareketle yıllık büyümenin de
yüzde 4’ün üzerinde olacağını kestiriyor. Örneğin dostum Asaf Savaş Akat böyle
düşünüyor. Kötümserler cephesinde yerli ve yabancı kurumların iktisatçıları
var. Yıllık büyümeyi yüzde 3’ün altında tahmin ediyorlar. Örneğin IMF bu grupta
yer alıyor.
Bir
de arada bir yerde duranlar var. Yüzde 3 civarında bir büyüme tahmin ediyorlar.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın bu grupta olduğu anlaşılıyor. Geçen hafta
yaptığı genel değerlendirmede bu yıl büyümenin Orta Vadeli Programda öngörülen
yüzde 4’ün altında gerçekleşebileceğini söyledi. OECD de son yayınladığı
Türkiye raporunda 2012 büyümesini yüzde 3,2 tahmin etti. Kendimi de bu gruba
dahil ediyorum. Ancak yöneticiliğini yaptığım Betam’ın, en azından 2. çeyrek
tahmini itibariyle kötümser cephede yer aldığı söylenebilir. Dr. Zümrüt
İmamoğlu ve Barış Soybilgen dün yayınlanan aylık Ekonomik Konjonktür notunda mevsim
ve takvim etkisinden arındırılmış büyümeyi çeyrekten çeyreğe yüzde 1, yıllık
olarak da yüzde 2 tahmin ediyorlar.
İki konuda
görüş birliği
Büyüme
tahmini kolay bir iş değil. Yöntem farklılıkları tahminlerin de büyük ölçüde farklılaşmasına
yol açıyor. Ama en azından 2. çeyrek büyümesinin iki özelliği hakkında geniş
bir görüş birliği olduğu söylenebilir: Birincisi tüketimde sınırlı bir canlanma
olduğu, ikicisi de net ihracatın büyümeye katkısının pozitif olmaya devam ettiği.
Ancak bu özellikler büyümenin dozu hakkında iyi bir tahmin yapmak için yeterli
değil. Benim hesabım şöyle: Yılık olarak tüketimde yüzde 1’in üzerinde artış,
yatırımlarda ise yüzde 5-10 arası düşüş bekliyorum. Mal ve hizmet ihracatının
yıllık olarak yüzde 8 civarında artacağını, ithalatın ise yüzde 6 civarında
düşeceğini tahmin ediyorum. Bunlara yüzde 5 kadar kamu harcama artışı eklersek
2. çeyrekte yıllık büyüme yüzde 4 civarında çıkıyor. Bu büyümenin büyük bölümü
net ihracat katkısından geliyor. 1. çeyrekte büyümenin tümünün net ihracat
katkısından geldiğini hatırlatayım. Para ve maliye politikaları nispeten
sıkılıklarını korurlarsa ikinci yarıda da büyüme yüzde 3-4 arası seyreder.
Büyüme ve iktidar
Büyüme
tartışması iki nedenle önemli: Birincisi, ‘yumuşak iniş’ adını verdiğimiz
büyüme rejimindeki düzeltme operasyonunun başarısını masaya yatırıyor. İkincisi,
başarının mertebesine, dolayısıyla işsizliğin seyrine bağlı olarak ya mevcut
iktisat politikaları üzerinde siyasal baskı oluşacak ya da yola böyle devam
edilecek. Büyük ölçüde net ihracatın katkısından kaynaklanacak yüzde 4
civarında bir büyüme arzulanan düzeltme operasyonunu başarılı kılacaktır. Cari
açıkta nispeten sınırlı bir gerileme
olsa da en azından açılma tersine çevrilmiş olacak. Yüzde 4 büyümeyle
işsizlikte de ürkütücü bir artış ortaya çıkmaz. Böyle bir gelişme mevcut
iktisat politikalarının devam edeceği anlamına gelir.
Buna
karşılık büyüme yüzde 4’ün bir hayli altına düşecek olursa işsizlikte belirgin bir
artış sonbaharda kendini gösterecektir. Böyle bir gelişme iktidarın 2013 ve
2014’e yönelik siyasal planlarını bozar. Bu koşullarda para ve maliye
politikalarında gevşeme tartışması kaçınılmaz olarak ekonomi gündeminin ilk
sırasına oturur.