3 Ağustos 2012 Cuma

CHP iktidar olur mu?


CHP’nin “yenilenme” kongresini izleyen günlerde basında en çok sorulan soru sanırım bu oldu. Benim yanıtım olumsuz, şimdilik. Birbiriyle bağlantılı iki nedenle: Birincisi seçim sistemi ile ilgili: Ak Parti’nin tek başına parlamento çoğunluğunu alması için CHP’ye 8-9 yüzde puan fark atması yeterli. Ama bu eşik CHP için en az 10 puan çünkü CHP daha ziyade büyük il ağırlıklı oya sahip. Milletvekillerinin illere dağılım kuralı küçük illeri kayırdığından CHP’ye daha büyük fark gerekiyor. Örneğin, CHP yüzde 40 oy alırken Ak Parti’nin de yüzde 30’a düşmesi gibi. Demek ki CHP’nin tek başına iktidara gelebilmesi için yüzde 25’lik oyuna 15 puan eklemesi, bu puanları da çok büyük ölçüde son seçimlerde oylarını Ak Parti’ye veren seçmenlerden aktarması gerekiyor.

Bağımsız seçmenler

2015’de CHP böyle bir performans gösterebilir mi? Bu noktada ikinci nedene geliyoruz. CHP’nin Ak Parti’ye oy vermiş 4-5 milyon seçmeni kendi saflarına çekebilmesi için benim “bağımsız seçmen” olarak adlandırdığım, seçim literatüründe “yüzergezer seçmen” olarak anılan ve ezici çoğunluğu son üç seçimdir Ak Parti’yi destekleyen bu seçmenleri ikna etmesi gerekiyor. Tabi elindekileri kaybetmemek koşuluyla.
Bu ikna operasyonu nasıl bir strateji gerektiriyor? Bu kolaylıkla yanıtlanacak bir soru değil. “Bağımsız seçmen” grubunun esaslı bir analizini gerektiriyor. Salt bu amaçla yapılmış bir anket yok ama mevcutların sunduğu bilgilerden “bağımsız” seçmeninin başlıca iki niteliğini ideolojilere (dindar muhafazakârlık, Kemalizm, sosyalizmvb) bağımlı olmaması ve ekonomik istikrara büyük önem vermesi olarak belirleyebiliriz. Bu grubun içine üst gelirliler kadar düşük gelirlilerin de girdiğini tahmin ediyorum.
İdeolojik bağ zafiyeti bu seçmenlerin önemli bir bölümü için demokrasi ve özgürlük sorununun fazla önemli olmaması demektir. Oysa bugünden 2015’e Ak Parti karşısında CHP’nin en önemli kozu demokrasi ve özgürlük olacak gibi duruyor; Ergenekon destekçiliğini bırakması, Anayasa yazımında en az Ak Parti kadar özgürlükçü ve çoğulcu pozisyonlar alması koşuluyla. Bu arada Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak da var. Ancak Ak Parti’yi alt etmenin yolu da Dimyat’tan geçiyor.

Doğru teşhis önemli

Dimyat’ta kaliteli demokrasi ve özgürlükten daha çok kaliteli ekonomi bulunuyor. Ak Parti 2002 Kasımında yüzde 34 oyu geleneksel merkez sağ ve solun ülkeyi 10 yıl boyunca krizden krize sürüklemesi sayesinde aldı. Buna karşılık 2007’de oylarını yüzde 46’ya çıkarmasının ardında ekonomik istikrar ve yüksek büyümenin sonucu düşen yoksulluk ve iyileşen gelir eşitsizliği vardı. CHP bunu bir türlü anlamak istemiyor. Geçen hafta Kılıçdaroğlu’nun Andrew Finkel’e Taraf gazetesinde verdiği röportaj ibretlikti. FinkelKılıçdaroğlu’na ısrarla Ak Parti’nin oylarını nasıl oluyorda sürekli arttırdığını soruyor. Kılıçdaroğlusorudan kaçmaya çalışıyor ama iyice sıkışınca Diyarbakırlıların kendilerine yeni hapishane vaat eden Ak Parti’ye nasıl oluyor da hala oy verdiklerinin araştırılması gerektiğini söylüyor. Absürd!
CHP’nin alternatif iktisat politikası konusunda da söylediği asgari ücretin gelir vergisi oranını yüzde 1’e düşürmek ve eğitim reformu yapıp yüksek teknolojili mallar üretmek. Umarım CHP’li ekonomistler asgari ücretin gelir vergisini yüzde 1’e düşürmenin yukarıya doğru yansımasını ve bunun kamu gelirleri üzerindeki etkisini iyi hesap ederler. Eğitim reformu tam anlamıyla tatsız ekonomik gerçeklerle yüzleşmekten kaçmanın bahanesi oldu. CHP halen üçte ikisi lise altı eğitime sahip işgücü ile bugün ve yarın ne yapabileceğimiz üzerine biraz kafa yorsa iyi olur. Aksi takdirde bağımsız seçmeni ekonomiyi Ak Parti’den daha iyi yöneteceğine ikna etmesi hayal olur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder