Pazartesi günü TÜİK her ayın
15’inde yaptığı gibi işgücü piyasası istatistiklerini açıkladı. Yıllardır bu
piyasayı yakından takip etmeye çalışıyorum. Rakamları büyük bir engel yoksa açıklandıkları
gün incelerim. Çoğu zaman eğilimler bellidir. İşsizlik artmakta ya da
düşmektedir. Eğilimin değişmesini beklemiyorsam yeni rakamları fazla merak
etmem. Buna karşılık işsizlikte eğilim değişikliğinin arifesinde olduğumuzu,
diğer ifadeyle artışın yerini düşüşe bırakacağını ya da aksine düşen işsizliğin
yeniden artışa geçeceğini bekliyorsam ayın 15’ini daha bir merakla beklerim.
Bu ayın 15’i merakla beklediğim günlerdendi. Geçen ayki
işgücü piyasası yazımda (“Büyüme-İstihdam paradoksu”, 19 Eylül Radikal) son 9
aydır istihdam artışının GSYH artışından daha yüksek olduğunun altını çizmiş ve
bu anomalinin hizmet sektöründeki olağan dışı yüksek istihdam artışlarından
kaynaklandığını belirtmiştim. Yazıyı şöyle
noktalamıştım: “Bu artışların sürekli olacağını sanmıyorum. Bir kaç dönem
içinde düşük büyümenin istihdama yansıması gerekiyor.”
Düşük büyümenin etkisi
Beklediğim
yansıma fazla gecikmedi. Ağustos döneminde Temmuza kıyasla toplam istihdam
yüzde 0.4 oranında azalırken, işsizlik oranı da yüzde 8,9’dan 9,1’e yükseldi. Betam’ın
(Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi) bulguları
da aynı yönde. Pazartesi günü
yayınladığı araştırma notunda (“İşsizlikte dönüm noktası”) Betam tarım dışı istihdamda
Temmuz dönemine kıyasla 29 binlik bir kayıp, tarım dışı işgücünde ise 6 binlik
bir artış tahmin ediyor. Sonuçta tarım dışı işsizlik oranı da genel işsizlik
oranı gibi 0.2 puanlık artışla yüzde 11,2’den yüzde 11,4’e çıkıyor.
Kritik
soru şu: Bundan böyle işsizlik artmaya devam edecek mi? Diğer ifadeyle Ağustos
2012 dönemi işsizliğin dip yaptığı dönem mi olacak? Benim kanaatim bu yönde.
Elbette bir aylık gelişmeye, üstelik mevsim etkisinden arındırma işlemine
dayanan bir tahmine bakarak bundan böyle işsizliğin muntazam artacağını
söylemek zor. İstisnai olarak bazı dönemlerde işsizlikte bir azalma görsek de,
büyüme yüzde 4’ün, hatta yüzde 5’in altında seyrettiği sürece istihdam artışı
işgücü artışını karşılamaya yeterli olmayacaktır. Bu durumda işsizliğin artması
kaçınılmazdır. Bu arada, Betam’ın 3. çeyrekte büyümenin biraz daha
zayıfladığını tahmin ettiğini belirtmek isterim.
Seçim maratonu
Türkiye
önümüzdeki yıldan itibaren zorlu bir seçim maratonuna giriyor. Büyümenin
yetersiz kalması soncu işsizliğin artması seçimle gelen her hükümetin en son
isteyeceği şeydir. Şimdilik Hükümet bu artışı görmezlikten geliyor. Geçen yıla
kıyasla istihdamın arttığını, işsizliğin de düştüğünü öne sürüyor. Bu elbette
doğru, ama işsizliğin sonbahara doğru artışa geçmiş olduğu iddiasını
zayıflatmaz.
Mevsim
etkisinden arındırılmış istatistiklerde işsizlik artışı devam ettiği takdirde
Hükümet ister istemez tepki vermek zorunda kalacaktır. Bu tepkinin, son dönemin
moda metaforuyla gaza basmak şeklinde olma ihtimali var. Bu noktada şu sorulabilir: Gaza kim basacak?
Merkez Bankası mı, Hükümet mi? Hükümet’in mali disiplinden kolay kolay taviz
vereceğini sanmıyorum. Kamu harcamalarına belki bir seçimlik sınırlı ölçüde gaz
verilir. Gaz verelim baskısı daha ziyade Merkez Bankası’na yönelecektir. Ama
unutmayalım, gaza bir seçim için belki basabilirsiniz ama ard arda üç
seçim basamazsınız. Aksi takdirde virajı
alamayıp arabayı devirmeniz çok muhtemeldir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder