Köşe
yazarlığının “günceli izle” şeklindeki temel düsturunu bugün dikkate almıyorum.
Son sanayi üretim rakamları ve bu rakamların beklenen canlanma açısından
anlamları tartışmasına girmeyeceğim. Yine de bir cümleyle kanaatimi belirteyim:
İç talep canlanıyor. Bu sıcak konu yerine basınımızın es geçtiği bir konuya,
‘çalışan çocuklar’ konusunu ele almak istiyorum.
TÜİK
geçin hafta 2012 Çocuk İşgücü İstatistiklerini yayınladı. Bu öyle her ay, hatta
her yıl yayınlanan bir istatistik değil. En son 2006 yılında yayınlanmıştı.
Çalışan çocuklar sorunu tüm Dünyada yakından izlenen, ekonomik olduğu kadar da
toplumsal bir sorun. Normalde çocuk çalıştırmak yasak. Bu nedenle 6-14 yaş
grubunda ekonomik faaliyetlere dahil olan çocuklar (ev işlerinde çalışanlar
ayrıca değerlendiriliyor) özel hane halkı anketleri aracılığı ile belirli
aralıklarla izleniyor.
Kırda
artış, kentte düşüş
Türkiye’de
durum nedir? İlk bakışta pek parlak görünmüyor. Son altı yılda çalışan çocuk
sayısı yaklaşık 300 bin civarında sabit kalmış. Hızlı ekonomik gelişmeyle
övündüğümüz bir dönemde çalışan çocuk sayısında belirgin bir azalmanın olmaması
şaşırtıcı. Oysa “şeytan ayrıntılardadır” özdeyişini doğrularcasına rakamların
ayrıntısına inildikçe daha farklı bir manzara ile karşılaşıyoruz. Toplamda
çalışan çocuk sayısı değişmese de bileşiminde önemli değişikliler söz konusu.
2006’da 152 bin olan tarlada çalışan çocuk sayısı 2012’de 200 bine yükselmiş.
Buna karşılık sanayi ve hizmetlerde çalışan çocuk sayısı da 113 binden 92 bine
gerilemiş. Dolayısıyla günümüzde çalışan çocukların üçte ikisisin tarlada
çalışanlar oluşturuyor. Bunların hemen hemen tümü “ücretsiz aile işçisi”
statüsünde. Bunlar tarla işlerinde yetişkin aile fertlerine yardım eden
çocuklar.
Tarımda
çalışan çocuk sayısının artması sürpriz sayılmaz. 2008’den 2011’e tarım
istihdamının 1 milyon 200 bin kadar arttığını, 2012 yılında da artışın
durduğunu biliyoruz. Bu şaşırtıcı gelişmenin nedenleri henüz tam olarak
açıklığa kavuşturulmuş değil. Merkalısı kısmi bir açıklama için geçen Nisan’da
Betam’ın yayınladığı çalışma tebliğine bakabilir ( Why is Agricultural
Employment Increasing in Turkey?”). Çok büyük ölçüde aile işletmelerinin
çerçevesinde gerçekleşen bu istihdam artışına paralel olarak tarlada çalışan
çocuk sayısının artmış olması normal. Bu vesileyle kentlerde çalışan çocuk
oranının yüzde 1,6’dan yüzde 1’e düştüğünü, kırsal kesimde ise yüzde 4,4’den
yüzde 5,6’ya yükseldiğini belirteyim.
Hem
çalışırım hem okurum
Çalışan
çocuklardan söz açılınca akla ilk olarak “peki okul ne oluyor?” sorusu geliyor.
Rakamlar ekonomik faaliyette bulunmanın okula devamı engellemediğini
gösteriyor. 2006’da yaklaşık 11 milyon
400 bin olan 6-14 yaş arası toplam çocuk sayısı 2012’de hemen hemen aynı.
Okullaşma oranı ise yüzde 92’den 97’ye çıkmış. Bu oran kentlerde yüzde 94’den
98’e, kırsal kesimde ise yüzde 89’dan 96’ya çıkıyor. Sonuç olarak okullaşma
kırda kente kıyasla daha hızlı artarak kente yaklaşmış. Nitekim, 2006’da kırda
okula devam etmeyen çocuk sayısı 60 binden 37 bine düşmüş.
Kuşkusuz,
az da olsa ( 92 bin) sanayide ve hizmetlerde çalışan çocukların varlığı
önemsenmesi gereken toplumsal bir sorun. Gelecek yıllarda bu sayının
sıfırlanması için özgün politikalara ihtiyaç var. Ancak çalışan çocuk olgusunun
memleketimizde büyük ölçüde tarımsal bir sorun olduğu da kabul edilmeli.
Tarımda aile işletmeleri var olduğu sürece tarlada çalışan çocuklar görmeye
devam edeceğiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder