Büyümenin gidişatı hiç bu kadar siyasallaşmamıştı.
Geçtiğimiz günlerde Başbakan’ın Merkez Bankası’nı şiddetle eleştirmesinin
temelinde ekonomik büyümenin olduğu açıkça ortaya çıkmıştı. Başbakan yardımcısı
Babacan ve Merkez Bankası başkanı Başçı ilk çeyrekte büyümenin yüzde 4 yakın,
aynı zamanda da dengeli olduğunu savunuyorlardı. Betam’da yüzde 3,7 tahmin
ediyorduk. Buna karşılık iki kritik
seçimin yaşanacağı bir dönemde yüzde 4’ün altında bir büyümenin Başbakan’ı
kesmediği de sır olmaktan çıkmıştı. Merakla beklenen 1. Çeyrek büyüme oranı sonuçta
yüzde 4,3 çıktı. Beklenenin üzerinde gerçekleşen büyüme Babacan ve Başçı’ya
rahat nefes aldıracaktır.
Tüketim
ve yatırımda gerileme
Büyümenin
halen nasıl geliştiğini anlayabilmek için yıllık değişim yerine çeyrekten
çeyreğe değişime bakmakta yarar var. Geçen yılın son çeyreğine kıyasla GSYH
yüzde 1,7 büyüdü. Bir önceki çeyreklik büyüme yüzde 0,9’du. Büyümede yavaşlama
beklenirken bu hızlanma açıklanmaya muhtaç. Aslında TL’nin ilk çeyrekte
uğradığı büyük değer kaybı ile yükselen faizlerin öngörüldüğü gibi özel tüketim
ile özel yatırımları azalttığı görülüyor. Bir önceki çeyreğe kıyasla özel
tüketim yüzde 0,5, özel yatırımlar da yüzde 2,8 gerilemiş durumda. Bu iki kalem
büyümeyi 0,9 puan aşağıya çekmiş. Aynı zamanda yine beklendiği gibi firmaların belirsizlik
ortamında stok boşalttığı gözlemleniyor: Stok azalması büyümeyi 0,7 puan
düşürmüş (Betam, “Büyüme değerlendirmesi”). Buna karşılık büyümeye en yüksek
katkıyı yüzde 7 oranında artan ihracat
1,9 puanla, ardından da yüzde 4,8 büyüyen kamu harcmaları 0,8 puanla yapıyor.
Orta vadeli program bu yıl
için yüzde 4 büyüme öngörmüştü. Aynı zamanda Program büyümenin dengeli
olacağını, bu sayede cari açık oranının düşmesini, işsizliğin de ılımlı ölçüde
azalmasını öngörüyordu. Tüketim ve yatırımdaki düşüşler programa tam uygun
değil. Ancak net ihracatın 2,6 puanlık katkı ile büyümeyi sırtlaması iyi haber.
Bu sayede cari açık oranının ilk çeyrekte yüzde 7,9’dan 7,4’e, altın hariç oranın
ise yüzde 6,5’ten 6,3’e gerilediğini tahmin ediyoruz. Bu düzeyler halen yeterli
değil ama piyasa tansiyonunu bir miktar düşürür.
Faizler gevşer
Bundan sonra ne olur? Kurun
istikrara kavuşması ile birlikte faizlerin gevşemesinin dayanıklı tüketimi ve
yatırımı bir miktar destekleyeceğini tahmin ediyorum. Avrupa’da ılımlı canlanma
devam ediyor. Avrupa Merkez Bankası’nın para politikasını gevşetmesi bu
canlanmayı destekleyecektir. Bu çerçevede ihracat artışının devam etmesini
bekleyebiliriz. Canlanan iç talep ithalatı yeniden artışa geçirse de net
iharcatın büyümeye katı yapmaya devam edeceğini kestirebiliriz. Sonuç olarak bu
yıl büyümenin yüzde 4’ün biraz üzerinde gerçekleşmesi ve dengeli olması mümükün
görünüyor. Yıl başında yaptığım yüzde 3,5’luk tahminin biraz düşük kaldığını
belirtmeliyim. Yüzde 4’ün üzerinde bir büyüme işsizliğin artmasını da
önleyecektir.
Böyle bir büyüme rejimi
Başbakan tarafından yeterli görülür mü? Yanıtı zor bir soru. Bununla birlikte
Merkez Bankası üzerindeki baskının hafifleyeceğini tahmin edebiliriz. Avrupa
Merkez Bankası’nın hamlesi Merkez Bankası’na faiz indirimi için alan
yaratmıştı. Büyümenin beklenenin üzerinde çıkması da bu indirimin makul düzeyde
tutulmasını kolaylaştıracaktır. Bu ayki Para Politikası Kurulu’nun makro ekonomik
dengeleri zorlamadan politika faizini 75-100 baz puan düşürmesi mümkün
görünüyor. Bu kez Başbakan’ın nispeten sınırlı bu indirime fazla itiraz
etmeyeceğini düşünüyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder