Bugün yazmaya değer önemli ekonomi konuları vardı.
Örneğin, Erdem Başçı’nın Konya sunumunda sergilediği dik duruş ya da Irak
krizinin ihracat ve petrol üzerinden Türkiye ekonomisine vereceği muhtemel
tahribat yazılabilirdi. Ama siyaset tüm ağırlığıyla gündeme oturdu. Ümidi
kesmek üzereydim ki CHP-MHP muhalefeti ortak bir aday çıkarmayı başardı.
Ekmeleddin İhsanoğlu |
Cumhurbaşkanlığı
seçimi gündeme girdiğinden bu yana muhalefetin ancak ortak adayla seçime ortak
olabileceğini tereddütsüz savundum. Ayrı adaylarla Tayyip Erdoğan’ın seçimi
ikinci turda kazanacağı gün gibi aşikardı. Bu öngörünün gerekçelerine dönmeye
artık gerek yok. CHP-MHP yönetimi Ekmelettin İhsanoğlu’nu aday göstererek doğru
bir hamle yaptı. Ama aynı zamanda risk de aldı. Tayip Erdoğan aday olur da -bu
artık o kadar kesin değil- seçimi açık ara kazanacak olursa CHP’nin ulusalcı
kanadı bu başarısızlığı Kılıçdaroğul’na pahalıya ödetebilir.
Samimi
oy-Stratejik oy
Seçim
yazınında oy davranışları konusunda iki önemli kavram vardır: “Samimi oy”
(sincere voting) ve “Stratejik oy” (strategic voting). İlk kavram seçmenlerin
hiç bir siyasal hesap yapma zorunda kalmadan birinci tercihleri olan adaya
vermelerini tanımlar. İkinci kavram ise seçimin siyasal sonuçlarının öne
çıktığı durumlarda seçmenin birinci tercihi yerine istediği siyasal sonucu
doğuracak adaya oy vermelerini tanımlar.
10 Ağustos’da da genel
olarak sol, sosyal demokrat ve kemalist çevreler böyle bir seçimle karşı
karşıyalar. İhsanoğlu, Osmanlıdan bu yana islamcı aynı zamanda da meşruiyetçi,
o zamanın ölçüleriyle demokrat ve liberal bir damarın temsilcisi olan Hurriyet
ve İtilaf geleneğinin - Cumhuriyet döneminin ilk yıllarında Terakkiperver
Cumhuriyet Fırkası ile devam etmiştir- bir temsilcisi olarak tanımlanabilir. İttihat
ve Terakki geleneğine mensup bir bölüm CHP’linin İhsanoğlu seçimine büyük tepki
göstermesi bu bakımdan şaşırtıcı değil. Buna karışılık İhsanoğlu’nun Erdoğan’ın
otoriter tavrını giderek sorun olarak görmeye başlayan AKP’nin bağımsız
seçmenlerinin desteğini alabilecek en iyi adaylardan biri olduğuna kuşku yok.
İhsanoğlu kazanabilir
İhsanoğlu seçimi kazanabilir
mi? Evet kazanabilir. Biraz seçim aritmetiği yapmak iyi olur. AKP 30 Martta
ülke genelinde yüzde 43 oy aldı. İlk adımda bu seçmenlerin tümünün Erdoğan’a oy
vereceklerini kabul edelim. Yabancı ülkelerdeki seçmenlerin ağırlıklı
tercihleri bu oy oranının bir puan kadar artacağını gösteriyor. Eder yüzde 44.
CHP seçmenin bir bölümü seçimi boykot edecektir. Bugün için tepki geniş
görünüyor ama seçime doğru giderek azalacaktır. Her beş CHP seçmeninden biri
sandığa gitmezse, ki bu 5 yüzde puan eder, Erdoğan’ın oy oranı otomatik olarak
yüzde 46’yı geçer. HDP adayının yüzde 6-7 oyu olduğunu varsayarsak
İhsanoğlu’nun potansiyel oy oranı yüzde 47-48 çıkıyor.
İhsanoğlu bu potansiyel
orana ulaşabilir mi? Bunun için CHP seçmeninin yüzde 80’ninin, MHP, SP ve
BBP’in de firesiz desteği gerekiyor. Bu son üç partinin seçmenlerinden az da
olsa bir bölümün sandığı gitmeyeceğini, küçük bir bölümünün de Erdoğan’a oy
verebileceğini düşünebiliriz. Ama çok büyük bölümü İhsanoğlu’nu
destekleyecektir. Bu da İhsanoğlu seçiminin isabetinin bir başka kanıtıdır. Bu
ilk hesap birinci turun başa baş geçecebileceğini gösteriyor. Oysa İhsanoğlu
AKP seçmeninden kesinlikle oy alacaktır. Ne kadar oy alır kestirmek şimdilik
zor. Bir puan bile alsa bu oy kayması iki aday arasındaki farkın iki puana
çıkması anlamına gelir.
Sözü uzatmayalım. Eğer İhsanoğlu
seçimin iktidar mücadelesi olmadığı, “fiili başkanlık” zorlaması ile
parlamenter rejime saygılı istikrar arasında geçeceği, her türden bireysel
özgürlüklere ve hukuk devletine sahip çıkacağı, sahip olduğu denetim yetkisini
etkili kullanacağı mesajını iyi verebilirse, seçimi daha ilk turdan
kazanabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder