Merakla
beklenen 3. çeyrek büyüme rakamları Pazartesi günü açıklandı. Tam anlamıyla
soğuk bir duş aldık. Bu köşenin okurları büyüme konusunda pek iyimser
olmadığımı biliyorlar. Ama bu kadarını beklemediğimi itiraf etmeliyim. Büyüme
temposunun yüzde 3 civarında olduğunu defaten yazdım. Betam olarak 2. çeyrekten
3. çeyreğe büyümeyi yüzde 0,7, buna bağlı olarak da yıllık büyümeyi yüzde 2,8
bekliyorduk. Çeyreklik büyüme yüzde 0,2, yıllık büyüme de yüzde 1,6 geldi.
Bu
yıl büyümenin yüzde 2,5 civarında kalacağı anlaşılıyor. Daha da düşük olabilir.
Son çeyreğin ilk öncü göstergesi olan Ekim sanayi üretimi iyi çıkmadı. Mevsim
ve takvim etkisinden arındırılmış üretim Eylüle kıyasla yüzde 0,9 oranında
azaldı. Dayanıklı tüketim malı ve yatırım malı endeksleri Mayıs’tan beri düşüş
eğiliminde. Dün açıklanan Ekim cari açık verileri de ihracat artışında
yavaşlama sinyalleri veriyor. Mevsim etkisinden arındırılmış ihracat Eylülden
Ekime sadece yüzde 0,7 artmış. Kasım ve Aralık’ta durum nedir henüz bilmiyoruz
ama 4. çeyreğin de büyüme açısından pek parlak geçmeyeceğini tahmin ediyorum.
İyi haber cari açık
Geçen
yılın Orta Vadeli Programında (OVP), bu yıl için yüzde 4 büyüme tahmin
edilmişti. Bu yılın programında büyüme yüzde 3,2’ye revize edildi. Yüzde 3-4
arası bir büyümeyi ekonomi yönetimi “yumuşak iniş” olarak kabullenmişti.
Büyümenin yüzde 2,5 civarına gerilemesi pek kolay hazmedilmeyecektir. Bu arada
iyi haber cari açığın hızla düşüyor olması. 3. çeyrekte cari açığın GSYH’ya
oranı yüzde 7,2 geriledi. Geçen yılın sonunda bu oranın yüzde !0’u
geçtiğini hatırlatırım. Ekimde dış
ticaret açığı 5,5 milyara cari açık da 2 milyarın biraz altına geriledi. 4.
çeyrekte cari açık oranının yüzde 7’nin bir hayli altına gerileyeceğini tahmin
edebiliriz.
Dengeleme
süreci devam ediyor. Ama karşılığında büyüme beklenenin çok altına düşmüş
durumda. İnişin yumuşak olmadığı kesin. Bu köşede sık sık “tatlı sert” inişten
söz etmiştim ama inişin nispeten sert olacağı anlaşılıyor. Hükümet için büyük
baş ağrısı sert inişin neden olacağı işsizlik olacak. İki dönemdir işsizliğin
yönünü yakarıya çevirdiğini savunuyorum. Pazartesi TÜİK Eylül dönemi işgücü
istatistiklerini açıklayacak. İşsizlikte eğilim değişikliğini daha iyi
göreceğimizi tahmin ediyorum.
Sıkı bütçe gevşek para
Bundan
sonra ne olacak? Aslında iki soru var. Bir, ekonomi yönetimi ne tepki verecek?
İki, hane halkları ve firmalar ne yapacaklar? 2013 bütçesi oldukça sıkı bir
maliye politikasına tekabül ediyor. Ayrıntılara baktığımızda vergi gelir
artışları tüketime ve ithalata dayandırılmış durumda. Demek ki iç talebin ve
buna bağlı olarak da ithalatın canlanması bekleniyor. Gider artışları da gelir
artışlarına uydurulmuş. Bütçe açığının göreli olarak az da olsa azalması söz
konusu. Hükümet seçim ekonomisi uygulamayacağım diyor. Merkez Bankası para
politikasını zaten gevşetti. Bir miktar daha gevşetebilir. Bu politika
karmasının 2013 büyümesi için yeterli olacağı düşünülüyor.
Ama
tam böyle olmayabilir. Hane halkları 2011’de hızla borçlandılar. 2012’de para
ve kredi sıkıldı, şimdi gevşetiliyor. Ne ki hane halklarının borçlanma iştahı
kaçmış olabilir. Yatırım iştahı da sorun olabilir. Sanayi de kapasite kullanım
oranı krizden bu yana en düşük seviyesinde. Yarımların canlanması gelecek yılın
ikinci yarısını bulabilir. Uzun lafı kısası 2013 kritik bir yıl olacak.
Tartışacak daha çok vaktimiz olacak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder