Erdem Başçı kariyerini ortaya koydu |
Dün Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Erdem
Başçı, kariyerinin büyük olasılıkla en dramatik çıkışını Anadolu Ajansı’nın
düzenlediği söyleşi vesilesiyle yaptı. Belli ki pazartesi günü dövizin ateşinin
düşmemesi TCMB yönetimini bu çıkışı yapmaya zorladı. Söyleşide Başçı döviz kuru
ve faizler hakkında öyle kesin konuştu ki açıkladığı öngörüler gerçekleşmezse
Sayın Başçı’nın kariyeri talihsiz bir şekilde sonlanabilir. Bu durumda TCMB’nin
inandırıcılığının alacağı yara da sonra zor tedavi edilir.
TCMB Başkanı kurun ve piyasa faizinin yanlış yerde seyrettiğini, düzeltmenin kaçınılmaz olduğunu ilan etti. Başçı’ya göre reel kur 110 civarına gerilemiş durumda ve bu düzey Türk Lirası için aşırı değer kaybına işaret ediyor. Reel kur endeksinde 120 düzeyini yeterli bulan TCMB için normal bir değerlendirme. Sayın Başçı “Yıl sonunda dolar 1,92’ye gerilerse şaşırmayın” diyor. Piyasa faizinin de tek haneli rakama ineceğini iddia ediyor. Bu arada cari açığın, büyümeden taviz verilmeden küçüleceğini iddia ediyor. TCMB bu yıl için büyümenin yüzde 3-4 aralığında gerçekleşmesini bekliyor.
Dövizin beli nasıl kırılacak?
Bu makro ekonomik çerçeve gerçekleşirse hiç kuşkusuz büyük başarı olur. Peki, bunu sağlamak için TCMB nasıl bir yol izleyecek? Sayın Başçı’nın açıklamalarından benim anladığım TCMB’nin radikal değişikliklere gitmeyeceği. Politika faizinde değişiklik yapılmayacak. Merkez Bankası banka sistemini yüzde 6,75 ile 7,75 arasında fonlayacak. Paçal faiz herhalde yüzde 7’nin biraz üzerinde olacak. Bu arada ‘dövizin belini kırmak’ için gerektiği kadar döviz satılacak, rezervlerin erimesi de zorunlu karşılıklarla engellenecek.
Bu yaklaşım piyasaları yatıştırmaya ve bozulan beklentileri düzeltmeye yeterli olur mu? Kısa vadede yeterli olacağı kanaatindeyim. Gerçi Başçı konuşurken ekranda döviz kurunun düşeceğine yükseldiğini hep beraber izledik. Bu satırlar yazılırken dolar 2,02’deydi. Piyasalar Başçı’nın iddialı çıkışından pek etkilenmiş gibi durmuyor. Başçı söyleşide bu ‘duyarsızlığı’, iddialı çıkışının yarattığı şok ile açıkladı. Olabilir. Şahsen kurun aşırı yükseldiği görüşünü paylaşıyorum. Kurun ateşi önümüzdeki günlerde düşebilir. Bununla birlikte kritik soru, Türkiye ekonomisinin önümüzdeki aylarda Başçı’nın çizdiği rotayı izleme olasılığının ne kadar yüksek olduğu.
Hükümetin rolü
Bu konuda TCMB Başkanı kadar iyimser değilim. Türk Lirası kalıcı bir değer kaybına uğradı. Bu kaçınılmazdı ve büyük olasılıkla cari açığı küçültücü etki yapacaktır. Ancak düzeltme biraz ihracat artışından, daha çok da iç talepteki durgunluktan kaynaklanacak. Büyük ölçüde açık pozisyona sahip olan reel sektörün yatırımlarının Türk Lirası’nın değer kaybından etkilenmemesi mümkün değil. Krizden bu yana firmaların açık pozisyonu GSYH’nin yüzde 11’inden yüzde 23’üne yükseldi. Vatandaşa gelince... Elinde büyük miktarda döviz tutan haneler kur şokundan servet etkisi nedeniyle orta vadede olumlu etkilenirler. Ama kısa vadede tüketim, ‘bekle gör’ davranışı nedeniyle olumsuz etkilenir. Sonuçta yılın ikinci yarısında, özellikle de 3. çeyrekte büyüme daha da düşebilir.
Bir diğer kritik gelişme de FED para politikasını sıkıştırmaya gerçekten başladığında bizim gibi kırılgan ekonomilerde yatırımcıların vereceği tepkiler olacaktır. Bu tepkilerin makul düzeylerde kontrol altında tutulabilmesi için Merkez Bankası’nın büyük ölçüde faiz yükseltmesi faydasız olabilir. Ancak esnekliğine ve çeşitliliğine çok güvenilen mevcut para politikası da yetersiz kalabilir. Hükümetin TCMB’ye destek çıkması şart. Yapısal reformlar için artık geç ama en azından takvim ilan edebilir, bir de Kürt sorununu da kapsayan demokratikleşmeye hız verebilir.
TCMB Başkanı kurun ve piyasa faizinin yanlış yerde seyrettiğini, düzeltmenin kaçınılmaz olduğunu ilan etti. Başçı’ya göre reel kur 110 civarına gerilemiş durumda ve bu düzey Türk Lirası için aşırı değer kaybına işaret ediyor. Reel kur endeksinde 120 düzeyini yeterli bulan TCMB için normal bir değerlendirme. Sayın Başçı “Yıl sonunda dolar 1,92’ye gerilerse şaşırmayın” diyor. Piyasa faizinin de tek haneli rakama ineceğini iddia ediyor. Bu arada cari açığın, büyümeden taviz verilmeden küçüleceğini iddia ediyor. TCMB bu yıl için büyümenin yüzde 3-4 aralığında gerçekleşmesini bekliyor.
Dövizin beli nasıl kırılacak?
Bu makro ekonomik çerçeve gerçekleşirse hiç kuşkusuz büyük başarı olur. Peki, bunu sağlamak için TCMB nasıl bir yol izleyecek? Sayın Başçı’nın açıklamalarından benim anladığım TCMB’nin radikal değişikliklere gitmeyeceği. Politika faizinde değişiklik yapılmayacak. Merkez Bankası banka sistemini yüzde 6,75 ile 7,75 arasında fonlayacak. Paçal faiz herhalde yüzde 7’nin biraz üzerinde olacak. Bu arada ‘dövizin belini kırmak’ için gerektiği kadar döviz satılacak, rezervlerin erimesi de zorunlu karşılıklarla engellenecek.
Bu yaklaşım piyasaları yatıştırmaya ve bozulan beklentileri düzeltmeye yeterli olur mu? Kısa vadede yeterli olacağı kanaatindeyim. Gerçi Başçı konuşurken ekranda döviz kurunun düşeceğine yükseldiğini hep beraber izledik. Bu satırlar yazılırken dolar 2,02’deydi. Piyasalar Başçı’nın iddialı çıkışından pek etkilenmiş gibi durmuyor. Başçı söyleşide bu ‘duyarsızlığı’, iddialı çıkışının yarattığı şok ile açıkladı. Olabilir. Şahsen kurun aşırı yükseldiği görüşünü paylaşıyorum. Kurun ateşi önümüzdeki günlerde düşebilir. Bununla birlikte kritik soru, Türkiye ekonomisinin önümüzdeki aylarda Başçı’nın çizdiği rotayı izleme olasılığının ne kadar yüksek olduğu.
Hükümetin rolü
Bu konuda TCMB Başkanı kadar iyimser değilim. Türk Lirası kalıcı bir değer kaybına uğradı. Bu kaçınılmazdı ve büyük olasılıkla cari açığı küçültücü etki yapacaktır. Ancak düzeltme biraz ihracat artışından, daha çok da iç talepteki durgunluktan kaynaklanacak. Büyük ölçüde açık pozisyona sahip olan reel sektörün yatırımlarının Türk Lirası’nın değer kaybından etkilenmemesi mümkün değil. Krizden bu yana firmaların açık pozisyonu GSYH’nin yüzde 11’inden yüzde 23’üne yükseldi. Vatandaşa gelince... Elinde büyük miktarda döviz tutan haneler kur şokundan servet etkisi nedeniyle orta vadede olumlu etkilenirler. Ama kısa vadede tüketim, ‘bekle gör’ davranışı nedeniyle olumsuz etkilenir. Sonuçta yılın ikinci yarısında, özellikle de 3. çeyrekte büyüme daha da düşebilir.
Bir diğer kritik gelişme de FED para politikasını sıkıştırmaya gerçekten başladığında bizim gibi kırılgan ekonomilerde yatırımcıların vereceği tepkiler olacaktır. Bu tepkilerin makul düzeylerde kontrol altında tutulabilmesi için Merkez Bankası’nın büyük ölçüde faiz yükseltmesi faydasız olabilir. Ancak esnekliğine ve çeşitliliğine çok güvenilen mevcut para politikası da yetersiz kalabilir. Hükümetin TCMB’ye destek çıkması şart. Yapısal reformlar için artık geç ama en azından takvim ilan edebilir, bir de Kürt sorununu da kapsayan demokratikleşmeye hız verebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder