Geçen ayki işgücü piyasası yazıma
‘İşsizlikte artış sinyalleri’ başlığını koymuştum. Temkinli bir başlıktı. Bu
kez biraz daha iddialı bir başlığı tercih ettim. Pazartesi açıklanan haziran
dönemi (mayıs-haziran-temmuz) işgücü istatistikleri yakından incelendiğinde
işsizlikte yavaş ama giderek belirginleşen bir artış eğilimi ortaya çıkıyor.
Geçen ayki yazımda da belirttiğim gibi bu aslında beklenen, hatta geç kalmış
bir gelişme. Düşen büyümeye rağmen yüksek istihdam artışları işsizliğin genelde
yatay seyretmesini sağlıyordu. Son birkaç dönemdir istihdam artışında belirgin
bir yavaşlama giderek kendini gösteriyor. Buna karşılık işgücünde güçlü artış
devam ediyor.
Yıllık değişimlerin güncel gelişimleri yeterince yansıtmadığını biliyoruz. Yine de dönemler peş peşe izlendiğinde gelişmelerin yönü az çok ortaya çıkıyor. Son bir yıl içinde işsizlik ülke genelinde ve tarım dışında 0.8 puan artarak sırasıyla yüzde 8,8’e ve 11’e yükseldi. Tarımda istihdam son bir yılda 80 bin azaldı. Ama daha önemlisi mevsim etkisinden arındırılmış seriye baktığımızda (Betam, İşgücü Piyasası Görünümü, Eylül 2013) Ekim 2012’den bu yana tarım istihdamının düzenli azaldığı görülüyor. Bu, normal ve sağılıklı bir gelişme. Kısacası, işsizlikle mücadelede tarımdan ‘hayır yok’. Tarım dışı istihdamda yıllık artış 823 bin gibi yüksek bir rakam ama son 10 dönemin en düşük artışı. Ayrıca eğilim düşüş yönünde. Buna karşılık tarım dışı işgücü artışı 1 milyon 115 bin. Bu değişkenin de yıllık artış temposunda yavaşlama var ama artışlar istihdam artışının bir hayli üzerinde. Sonuçta geçen yıla kıyasla işsizler ordusuna 292 bin kişi eklenmiş durumda.
İşgücü piyasasındaki güncel eğilimleri saptayabilmek için mevsim etksinden arındırılmış rakamlara bakmak gerekiyor. Tarım dışı işsizlik oranı krizden sonra en düşük seviyesini yüzde 11,1 ile Haziran 2012’de yakalamıştı. Ardından yükselerek Eylül 2012’de yüzde 11,9 ile zirve yaptı. Şubatta yüzde 11,6’ya kadar geriledi. Şubattan bu yana tarım dışı işsizlik oranı düzenli olarak artarak tekrar yüzde 11,9’a yükseldi. Bu dalgalı seyir önümüzdeki dönemde yeniden bir düşüş yaşanma ihtimalini akla getiriyor. Büyümede de 2. çeyrekte bir hızlanma olduğu malum. Bununla birlikte şahsen işsizlikte artışın devam etme ihtimalini yüksek görüyorum.
Olağanüstü istihdam artışı
Gerekçelerimi bir kez daha hatırlatayım. Yıllık büyüme temposu yüzde 4 civarına yükselse bile tarım dışı istihdam artışının büyümeden sürekli yüksek olması olanaksız. Oysa yaklaşık iki yıldır olan bu. Haziran döneminde tarım dışı istihdam yıllık bazda yüzde 4,3 oranında arttı. Önceki dönemlerde bu oran daha da yüksekti. Emek verimliliği artacağına azalıyor. Bu noktada ‘Türkiye Orta Gelir Tuzağının Eşiğinde’ başlıklı 4 Eylül tarihli yazımı hatırlatmak isterim. Eğer büyümede bir sıçrama olmazsa önümüzdeki aylarda tarım dışı istihdam artışının daha da yavaşlamasını bekliyorum. İşgücü artışları da yavaşlıyor ancak makas kapanmıyor aksine açılma eğilimi gösteriyor. Bu durumda işsizlikte artış devam edecektir.
Geçen ayki yazımda “İşsizlikte artış devam decek olursa seçim maratonunun arefesinde hükümetin artan işsizliğe nasıl tepki vereceği önemli” demiştim. Tekrarlamakta yarar var. Bugüne dek mali disiplinden taviz verilmedi. En son Maliye Bakanı Mehmet Şimşek düşük bütçe açığının mevcut riskler karşısında (artan cari açık kuruyan sermaye girişleri) düşük bütçe açığının önemli bir çapa teşkil ettiğini söyledi. Yerden göğe haklı. Geriye para politikası kalıyor. O da daha fazla gevşetilmeye müsait değil. Seçim maratonu politik iktisat açısından heyecanlı geçeceğe benziyor.
Yıllık değişimlerin güncel gelişimleri yeterince yansıtmadığını biliyoruz. Yine de dönemler peş peşe izlendiğinde gelişmelerin yönü az çok ortaya çıkıyor. Son bir yıl içinde işsizlik ülke genelinde ve tarım dışında 0.8 puan artarak sırasıyla yüzde 8,8’e ve 11’e yükseldi. Tarımda istihdam son bir yılda 80 bin azaldı. Ama daha önemlisi mevsim etkisinden arındırılmış seriye baktığımızda (Betam, İşgücü Piyasası Görünümü, Eylül 2013) Ekim 2012’den bu yana tarım istihdamının düzenli azaldığı görülüyor. Bu, normal ve sağılıklı bir gelişme. Kısacası, işsizlikle mücadelede tarımdan ‘hayır yok’. Tarım dışı istihdamda yıllık artış 823 bin gibi yüksek bir rakam ama son 10 dönemin en düşük artışı. Ayrıca eğilim düşüş yönünde. Buna karşılık tarım dışı işgücü artışı 1 milyon 115 bin. Bu değişkenin de yıllık artış temposunda yavaşlama var ama artışlar istihdam artışının bir hayli üzerinde. Sonuçta geçen yıla kıyasla işsizler ordusuna 292 bin kişi eklenmiş durumda.
İşgücü piyasasındaki güncel eğilimleri saptayabilmek için mevsim etksinden arındırılmış rakamlara bakmak gerekiyor. Tarım dışı işsizlik oranı krizden sonra en düşük seviyesini yüzde 11,1 ile Haziran 2012’de yakalamıştı. Ardından yükselerek Eylül 2012’de yüzde 11,9 ile zirve yaptı. Şubatta yüzde 11,6’ya kadar geriledi. Şubattan bu yana tarım dışı işsizlik oranı düzenli olarak artarak tekrar yüzde 11,9’a yükseldi. Bu dalgalı seyir önümüzdeki dönemde yeniden bir düşüş yaşanma ihtimalini akla getiriyor. Büyümede de 2. çeyrekte bir hızlanma olduğu malum. Bununla birlikte şahsen işsizlikte artışın devam etme ihtimalini yüksek görüyorum.
Olağanüstü istihdam artışı
Gerekçelerimi bir kez daha hatırlatayım. Yıllık büyüme temposu yüzde 4 civarına yükselse bile tarım dışı istihdam artışının büyümeden sürekli yüksek olması olanaksız. Oysa yaklaşık iki yıldır olan bu. Haziran döneminde tarım dışı istihdam yıllık bazda yüzde 4,3 oranında arttı. Önceki dönemlerde bu oran daha da yüksekti. Emek verimliliği artacağına azalıyor. Bu noktada ‘Türkiye Orta Gelir Tuzağının Eşiğinde’ başlıklı 4 Eylül tarihli yazımı hatırlatmak isterim. Eğer büyümede bir sıçrama olmazsa önümüzdeki aylarda tarım dışı istihdam artışının daha da yavaşlamasını bekliyorum. İşgücü artışları da yavaşlıyor ancak makas kapanmıyor aksine açılma eğilimi gösteriyor. Bu durumda işsizlikte artış devam edecektir.
Geçen ayki yazımda “İşsizlikte artış devam decek olursa seçim maratonunun arefesinde hükümetin artan işsizliğe nasıl tepki vereceği önemli” demiştim. Tekrarlamakta yarar var. Bugüne dek mali disiplinden taviz verilmedi. En son Maliye Bakanı Mehmet Şimşek düşük bütçe açığının mevcut riskler karşısında (artan cari açık kuruyan sermaye girişleri) düşük bütçe açığının önemli bir çapa teşkil ettiğini söyledi. Yerden göğe haklı. Geriye para politikası kalıyor. O da daha fazla gevşetilmeye müsait değil. Seçim maratonu politik iktisat açısından heyecanlı geçeceğe benziyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder