Tayyip Erdoğan ve Mesut Barzani Diyarbakır'da |
Kuzey Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin
(KBY) lideri Mesut Barzani’nin Diyarbakır’da Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı
Tayyip Erdoğan ile tarihi buluşmasının sembolik anlamı açık. Tüm Kürtler
tarafından siyasal ve kültürel merkez olarak kabul edilen bir şehirde ilk kez
günümüzün yarı bağımsız yegâne Kürt devletinin lideri ile bu oluşumu yıllarca
büyük bir tehdit olarak görmüş olan Türkiye’nin başbakanı coşkulu bir
kalabalığa birlikte hitap ettiler. Bu sembolizmin ötesinde Diyarbakır buluşması
gerek Türkiye gerek Ortadoğu için çok önemli bir stratejik ortaklığın mührünü
de vurmuş oldu.
Bu stratejik ortaklık iki temel sacayağı üzerinde duruyor. Bir yanda Kuzey Irak’ın Türk ekonomisi ile bütünleşmesi söz konusu diğer yanda ise Kürdistan Demokrat Partisi ile Ak Parti arasında siyasal ittifak. Yaklaşık bir yıl önce Kuzey Irak’ı ziyaret etmiştim. Bu ziyaret sırasında KBY’nin Ticaret ve Sanayi Bakanı Sinan Çelebi ile ekonomik konuları konuşma fırsatını buldum. Anlattıkları tahminlerimin ötesindeydi.
Petrolün cazibesi
KBY’nin kontrol ettiği bölgede günlük petrol üretimi günde 300 bin varil. Bu miktarın yaklaşık üçte ikisi tankerlerle Türkiye’ye ihraç ediliyor. Bu, zahmetli ve pahalı bir yöntem. Buna rağmen, 7 yıl önce 150 milyon dolar olan KBY’nin gelirleri 12 milyar dolara, kişi başına düşen tahmini gelir de 300 dolardan 5000 dolara yükselmiş durumda. Mevcut kuyularla günlük üretimi 1 milyon varile çıkarmak mümkün. İspatlanmış ve tahmin edilen petrol rezervleri sayesinde bu üretimin ilerki yıllarda katlanacağı söyleniyor. Sinan Çelebi’nin verdiği bilgiye göre henüz çıkarılmaya başlanmayan doğalgaz rezervleri 40 milyar metreküp olarak tahmin ediliyor. KBY Türk şirketlerinin de dahil olduğu uluslararası petrol şirketleri ile üretim ve Türkiye’den geçecek boru hattı anlaşmaları yapmış durumda.
Mevcut sınırlı petrol üretimi bile Türkiye’nin Irak’a ihracatını 10 milyar doların üzerine taşımış durumda. Irak şimdilik ikinci sırada ama yakında Almanya’yı sollayıp birinci sıraya oturacak. Çelebi’ye göre bu ihracatın yüzde 90’ı önce Kuzey Irak’a yapılıyor ardından Türk mallarının bir bölümü Güney’de satılıyor. Türkiye’nin büyük ticaret fazlası söz konusu. Boru hatları tamamlanıp petrol ve doğalgaz akmaya başlayınca tüm bu rakamların kaça katlanacağını varın siz hesaplayın.
Barzani mi? Öcalan mı?
Yüksek cari açık veren Türkiye ekonomisi için Kuzey Irak enerji kaynaklarının stratejik değerini sanırım uzun uzun açıklamama gerek yok. Bu bütünleşmeye Bağdat şiddetle karşı çıkıyor, ABD de Bağdat’a destek veriyordu. Barzani’nin ziyaretine Maliki pek itiraz etmedi. Davutoğlu son Bağdat ziyaretinde Maliki’ye yeterli güvenceyi vermiş olmalı. Ancak büyük enerji oyununun aktörleri, Ankara, Erbil ve Bağdat’tan ibaret değil. Oyunun içinde Kandil ve organik ortağı BDP de var.
Güney Kürdistan hızla zenginleşirken yoksul Kuzey Kürdistan ile ekonomik refah farkı daha da açılacak. Kuzey Kürdistan’ın yani Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğusu’nun bu zenginlikten pay alması şart. Bu zenginleşme barış sürecinin başarıyla tamamlanması ile mümkün. Kürtlerin büyük bölümü Türkiye’de yaşıyor ve tarihsel olarak Kürt milli hareketinin sıklet merkezi Türkiye’de. İşte bu noktada daha önceleri pek farkında olmadığımız yeni bir boyut daha karşımıza çıkmış bulunuyor. Kürt mili hareketinin egemen gücü kim olacak? Basitleştirerek şöyle de sorabiliriz? Muhafazakâr ve sağcı akımın temsilcisi Barzani mi? Seküler ve solcu akımın temsilcisi Öcalan mı? Kürdistan Demokrat Partisi ile Ak Parti arasındaki doğal ittifakın kökleri bu rekabette aranmalı.
Bu stratejik ortaklık iki temel sacayağı üzerinde duruyor. Bir yanda Kuzey Irak’ın Türk ekonomisi ile bütünleşmesi söz konusu diğer yanda ise Kürdistan Demokrat Partisi ile Ak Parti arasında siyasal ittifak. Yaklaşık bir yıl önce Kuzey Irak’ı ziyaret etmiştim. Bu ziyaret sırasında KBY’nin Ticaret ve Sanayi Bakanı Sinan Çelebi ile ekonomik konuları konuşma fırsatını buldum. Anlattıkları tahminlerimin ötesindeydi.
Petrolün cazibesi
KBY’nin kontrol ettiği bölgede günlük petrol üretimi günde 300 bin varil. Bu miktarın yaklaşık üçte ikisi tankerlerle Türkiye’ye ihraç ediliyor. Bu, zahmetli ve pahalı bir yöntem. Buna rağmen, 7 yıl önce 150 milyon dolar olan KBY’nin gelirleri 12 milyar dolara, kişi başına düşen tahmini gelir de 300 dolardan 5000 dolara yükselmiş durumda. Mevcut kuyularla günlük üretimi 1 milyon varile çıkarmak mümkün. İspatlanmış ve tahmin edilen petrol rezervleri sayesinde bu üretimin ilerki yıllarda katlanacağı söyleniyor. Sinan Çelebi’nin verdiği bilgiye göre henüz çıkarılmaya başlanmayan doğalgaz rezervleri 40 milyar metreküp olarak tahmin ediliyor. KBY Türk şirketlerinin de dahil olduğu uluslararası petrol şirketleri ile üretim ve Türkiye’den geçecek boru hattı anlaşmaları yapmış durumda.
Mevcut sınırlı petrol üretimi bile Türkiye’nin Irak’a ihracatını 10 milyar doların üzerine taşımış durumda. Irak şimdilik ikinci sırada ama yakında Almanya’yı sollayıp birinci sıraya oturacak. Çelebi’ye göre bu ihracatın yüzde 90’ı önce Kuzey Irak’a yapılıyor ardından Türk mallarının bir bölümü Güney’de satılıyor. Türkiye’nin büyük ticaret fazlası söz konusu. Boru hatları tamamlanıp petrol ve doğalgaz akmaya başlayınca tüm bu rakamların kaça katlanacağını varın siz hesaplayın.
Barzani mi? Öcalan mı?
Yüksek cari açık veren Türkiye ekonomisi için Kuzey Irak enerji kaynaklarının stratejik değerini sanırım uzun uzun açıklamama gerek yok. Bu bütünleşmeye Bağdat şiddetle karşı çıkıyor, ABD de Bağdat’a destek veriyordu. Barzani’nin ziyaretine Maliki pek itiraz etmedi. Davutoğlu son Bağdat ziyaretinde Maliki’ye yeterli güvenceyi vermiş olmalı. Ancak büyük enerji oyununun aktörleri, Ankara, Erbil ve Bağdat’tan ibaret değil. Oyunun içinde Kandil ve organik ortağı BDP de var.
Güney Kürdistan hızla zenginleşirken yoksul Kuzey Kürdistan ile ekonomik refah farkı daha da açılacak. Kuzey Kürdistan’ın yani Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğusu’nun bu zenginlikten pay alması şart. Bu zenginleşme barış sürecinin başarıyla tamamlanması ile mümkün. Kürtlerin büyük bölümü Türkiye’de yaşıyor ve tarihsel olarak Kürt milli hareketinin sıklet merkezi Türkiye’de. İşte bu noktada daha önceleri pek farkında olmadığımız yeni bir boyut daha karşımıza çıkmış bulunuyor. Kürt mili hareketinin egemen gücü kim olacak? Basitleştirerek şöyle de sorabiliriz? Muhafazakâr ve sağcı akımın temsilcisi Barzani mi? Seküler ve solcu akımın temsilcisi Öcalan mı? Kürdistan Demokrat Partisi ile Ak Parti arasındaki doğal ittifakın kökleri bu rekabette aranmalı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder