Geçen hafta İzmir İktisat Kongresi’nde
işsizliğin geleceği üzerine bir sunum yaptım. Konunun ekonomik açıdan önemi
malum ama art arda üç seçimin yaşanacağı önümüzdeki dönemde işsizliğin geleceği
siyasal açıdan da önemli. Doğal olarak iktidar partisi işsizliğin azalmasını
bekliyor. Orta Vadeli Program (OVP) bu yıl yüzde 9,5 olarak tahmin ettiği
işsizlik oranının ılımlı bir azalışla 2016’da yüzde 8,9’a gerilemesini
öngörüyor. Kritik soru şu: OVP’nin öngörüsü mü gerçekleşir yoksa işsizlik halen
olduğu gibi artmaya devam eder mi? Temmuz 2012’den 2013’e işsizlik oranının
yüzde 8,4’ten yüzde 9,3’e yükseldiğini hatırlatayım.
Yanıtı sona saklayalım ve son sekiz yılın işgücü piyasası dinamiklerine bir göz atalım. 2004’ten 2012’ye işsizlik oranı yüzde 10,8’den 9,2’ye geriledi. Bu kuşkusuz sınırlı bir başarı ama iki noktaya dikkat çekmek isterim: Birincisi, sekiz yılda çalışan sayısı 5 milyon 200 bin arttı. İşsizlik daha fazla azalmadıysa nedeni işgücünün de istihdam artışına hemen hemen eşit miktarda artmış olmasıdır. İkinci nokta, kriz sırasında yüzde 14’e yükselen işsizlik oranının üç yıl gibi kısa bir süre içinde yüzde 10’un altına inmiş olmasıdır. Bu başarıda yüksek büyüme kadar büyümenin sıçrama gösteren istihdam yaratma kapasitesinin de payı büyük.
Büyüme-istihdam ilişkisi
Aslında son iki yıldır düşen büyüme hızına paralel olarak işsizliğin daha hızlı artması beklenirdi. Bu gerçekleşmedi çünkü istihdam artışı fazla yavaşlamadı. Büyüme-istihdam ilişkisi bakımından çok farklı iki dönem yaşadık. Kriz öncesinde 2004-2008 arasında ortalama büyüme yüzde 5,1 oldu. İstihdam ise yılda ortalama 390 bin arttı; bir puanlık büyümeye 76 binlik ek istihdam. Buna karşılık 2010-2012 arasında ortalama büyüme hızı yüzde 5,4 olurken ortalama yıllık istihdam artışı 1 milyon 100 bin oldu: Bir puanlık büyüme 204 bin ek istihdam yarattı. Bu şaşırtıcı gelişme işsizlik açısından elbette iyi oldu. Ama bir bedeli de oldu: Emek verimliliği düşerken kişi başına gelir artışı çok yavaşladı.
OVP bu sorunun farkında. 2014-2016 döneminde ortalama büyüme hızını yüzde 5’e yakın öngörürken yıllık istihdam artışının da yaklaşık 600 bin olmasını bekliyor; bir puanlık büyüme için 120 bin ek istihdam. Bir diğer açıdan verimlilik artışının geri dönmesi söz konusu. Bu makul bir varsayım. Ama buna karşılık son dönemde yıllık artış temposu bir milyonun üzerine çıkan işgücü artışının da büyük ölçüde düşerek istihdam artışıyla (yıllık 600 bin) paralel seyredeceğini öngörüyor. Bu öngörü gerçekleşirse işsiz sayısı 2 milyon 700 binde sabitleniyor, işsizlik oranı da yukarıda belirttiğim gibi 0,6 puan azalıyor.
İşgücünde güçlü artış
OVP’nin işsizlik öngörüsünde iki kritik nokta var. Birincisi, büyüme hedefi. Yüzde 5 büyüme enflasyon ve cari açık kısıtları dikkate alındığında iddialı bir hedef. Ama gerçekleşeceğini kabul edelim. Burada ikinci noktaya geliyoruz: İşgücü artışı öngörülen ölçüde yavaşlar mı? Son sekiz yılda çalışabilir nüfusun ortalama yıllık artışı yaklaşık 900 bin oldu. Bu artışın dörtte üçü (675 bin) işgücüne katıldı. Bu katılım son yıllarda özellikle kadınlarda gözlemlenen ve nedenleri henüz tam olarak bilinmeyen çalışma iştahı ile birlikte hızlandı. Son iki yılda kadın katılım oranı ortalama 1,2 yüzde puan arttı. Bu artış kriz öncesinde 0,8 puandı. Her ne kadar işgücü artışında tedrici bir azalma görülüyor olsa da yapısal dinamiklere bağlı olan işgücü artışının 600 bine gerileyeceğini sanmıyorum. Sonuç olarak önümüzdeki yıllarda işsizliğin yavaş da olsa artmaya devam etmesi yüksek ihtimal.
Yanıtı sona saklayalım ve son sekiz yılın işgücü piyasası dinamiklerine bir göz atalım. 2004’ten 2012’ye işsizlik oranı yüzde 10,8’den 9,2’ye geriledi. Bu kuşkusuz sınırlı bir başarı ama iki noktaya dikkat çekmek isterim: Birincisi, sekiz yılda çalışan sayısı 5 milyon 200 bin arttı. İşsizlik daha fazla azalmadıysa nedeni işgücünün de istihdam artışına hemen hemen eşit miktarda artmış olmasıdır. İkinci nokta, kriz sırasında yüzde 14’e yükselen işsizlik oranının üç yıl gibi kısa bir süre içinde yüzde 10’un altına inmiş olmasıdır. Bu başarıda yüksek büyüme kadar büyümenin sıçrama gösteren istihdam yaratma kapasitesinin de payı büyük.
Büyüme-istihdam ilişkisi
Aslında son iki yıldır düşen büyüme hızına paralel olarak işsizliğin daha hızlı artması beklenirdi. Bu gerçekleşmedi çünkü istihdam artışı fazla yavaşlamadı. Büyüme-istihdam ilişkisi bakımından çok farklı iki dönem yaşadık. Kriz öncesinde 2004-2008 arasında ortalama büyüme yüzde 5,1 oldu. İstihdam ise yılda ortalama 390 bin arttı; bir puanlık büyümeye 76 binlik ek istihdam. Buna karşılık 2010-2012 arasında ortalama büyüme hızı yüzde 5,4 olurken ortalama yıllık istihdam artışı 1 milyon 100 bin oldu: Bir puanlık büyüme 204 bin ek istihdam yarattı. Bu şaşırtıcı gelişme işsizlik açısından elbette iyi oldu. Ama bir bedeli de oldu: Emek verimliliği düşerken kişi başına gelir artışı çok yavaşladı.
OVP bu sorunun farkında. 2014-2016 döneminde ortalama büyüme hızını yüzde 5’e yakın öngörürken yıllık istihdam artışının da yaklaşık 600 bin olmasını bekliyor; bir puanlık büyüme için 120 bin ek istihdam. Bir diğer açıdan verimlilik artışının geri dönmesi söz konusu. Bu makul bir varsayım. Ama buna karşılık son dönemde yıllık artış temposu bir milyonun üzerine çıkan işgücü artışının da büyük ölçüde düşerek istihdam artışıyla (yıllık 600 bin) paralel seyredeceğini öngörüyor. Bu öngörü gerçekleşirse işsiz sayısı 2 milyon 700 binde sabitleniyor, işsizlik oranı da yukarıda belirttiğim gibi 0,6 puan azalıyor.
İşgücünde güçlü artış
OVP’nin işsizlik öngörüsünde iki kritik nokta var. Birincisi, büyüme hedefi. Yüzde 5 büyüme enflasyon ve cari açık kısıtları dikkate alındığında iddialı bir hedef. Ama gerçekleşeceğini kabul edelim. Burada ikinci noktaya geliyoruz: İşgücü artışı öngörülen ölçüde yavaşlar mı? Son sekiz yılda çalışabilir nüfusun ortalama yıllık artışı yaklaşık 900 bin oldu. Bu artışın dörtte üçü (675 bin) işgücüne katıldı. Bu katılım son yıllarda özellikle kadınlarda gözlemlenen ve nedenleri henüz tam olarak bilinmeyen çalışma iştahı ile birlikte hızlandı. Son iki yılda kadın katılım oranı ortalama 1,2 yüzde puan arttı. Bu artış kriz öncesinde 0,8 puandı. Her ne kadar işgücü artışında tedrici bir azalma görülüyor olsa da yapısal dinamiklere bağlı olan işgücü artışının 600 bine gerileyeceğini sanmıyorum. Sonuç olarak önümüzdeki yıllarda işsizliğin yavaş da olsa artmaya devam etmesi yüksek ihtimal.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder