Bu başlık doğal olarak “Yakın geçmişe
kadar işgücü piyasasında gelişmeler anormaldi artık normale dönüş başladı”
şeklindeki bir iddiayı ima ediyor. Ben böyle düşünüyorum. TÜİK’in pazartesi
günü açıkladığı eylül dönemi işgücü rakamları da bu düşüncemi doğrular
nitelikte. Önce anormal olan neydi onu hatırlayalım. Büyüme-istihdam ilişkisi
bakımından çok farklı iki dönem yaşadık. Kriz öncesinde 2004-2008 arasında
ortalama büyüme yüzde 5,1 oldu. İstihdam ise yılda ortalama 390 bin arttı; bir
puanlık büyümeye 76 binlik ek istihdam. Bu düşük artışta tarım istihdamındaki
hızlı azalışın önemli payı olduğunu not edelim. Buna karşılık 2010-2012
arasında ortalama büyüme hızı yüzde 5,4 olurken ortalama yıllık istihdam artışı
1 milyon 100 bin oldu: Bir puanlık büyüme 204 bin ek istihdam yarattı. Bu
şaşırtıcı gelişme işsizlik açısından elbette iyi oldu. Geçen yıl yüzde 2,2’ye
gerileyen büyümeye rağmen işsizlik yatay seyretti. Ama bir bedeli de oldu: Emek
verimliliği düşerken kişi başına gelir artışı çok yavaşladı.
İstihdam artışı yavaşlıyor
Son dönemlerde işsizlikte tedrici bir artış söz konusu. Geçen yıl eylül döneminde genel işsizlik oranı yüzde 9,1’di. Bu eylülde yüzde 9,9’a yükseldi. Keza tarım dışı işsizlik oranı da yüzde 11,6’dan 12,3’e yükseldi. Mevsim etkilerinden arındrılmış rakamlar işsizlikteki ılımlı artış eğiliminin devam ettiğini gösteriyor. Eylülde ağustosa kıyasla işsizlik oranı yüzde 10,1’den 10,2’ye yükseldi. Tarım dışı işsizlik oranı ise yüzde 12,6’da sabit kaldı.
Ancak esas vurgulanması gereken, işgücü ve istihdam artışlarındaki gelişmeler. Tarım dışı istihdam artışında yıllık artışlar son dört ayda milyon mertebesinden istikrarlı bir şekilde gerileyerek eylülde 468 bine düştü. Mevsim etkisinden arındırılmış serilerdeki tarım dışı istihdam artışları da bu yavaşlamayı doğruluyor: Tarım dışı istihdam nisandaki zirve noktası olan 19 milyon 557 binden eylülde 19 milyon 441 bine geriledi. Verimlilik açısından iyi işsizlik açısından kötü. Bu gerilemede yüz binin üzerinde istihdam kaybeden sanayi belirleyici oldu. Aynı zamanda hizmet sektöründeki yüksek istihdam artışları büyük ölçüde yavaşlayarak 80 binle sınırlı kaldı. Buna karşılık tarım dışı işgücü artışı hız kaybetse de artmaya devam etti. Nisanda 22 milyon 162 binden eylülde 22 milyon 234 bine 72 bin yükseldi. Bu sınırlı artışın baz etkisi içerdiğini not edelim.
Yüzde 4 büyüme yetersiz
Gelişmeler şunu gösteriyor: İşgücü artışları kararlı bir şekilde yıllık 600 bin civarındaki trend artışına yöneliyor. Buna karşılık kriz ertesinde gözlemlenen büyümenin normalin çok üzerinde seyreden istihdam yaratma kapasitesi de hızla geriliyor ve normale dönüyor. Kriz öncesinde yüzde birlik tarım dışı büyüme yaklaşık yüzde yarımlık istihdam artışı sağlıyordu. Bu düzeydeki büyüme-istihdam esnekliği de oldukça makul verimlilik artışları demekti. Bundan böyle büyümeye istihdam ve verimlilik daha dengeli katkı yapacaksa, yüzde 4’lük büyüme 600 binlik ek istihdam yaratmaz. İstihdam artışları en iyi ihtimalle 450-500 bin civarında kalır. Daha fazlası için büyümenin yüzde 5’e çıkması ve sermaye stoku-istihdam artışından daha fazla katkı alması gerekir. Ekonomi yönetimi bu sorunun farkında. Orta Vadeli Program 2014-2016 döneminde ortalama büyüme hızını yüzde 5’e yakın öngörürken, yıllık istihdam artışının da yaklaşık 600 bin olmasını bekliyor. Burada kritik nokta büyümenin cari açığı yükseltmeden yüzde 5’e yaklaşması. Bunun için de talep yönünden büyümenin daha fazla ihracat ağırlıklı olması şart. Yapısal reformların sürekli seçimler sonrasına ertelendiği bir ortamda AK Parti hükümetinin bunu başaracağından emin değilim.
İstihdam artışı yavaşlıyor
Son dönemlerde işsizlikte tedrici bir artış söz konusu. Geçen yıl eylül döneminde genel işsizlik oranı yüzde 9,1’di. Bu eylülde yüzde 9,9’a yükseldi. Keza tarım dışı işsizlik oranı da yüzde 11,6’dan 12,3’e yükseldi. Mevsim etkilerinden arındrılmış rakamlar işsizlikteki ılımlı artış eğiliminin devam ettiğini gösteriyor. Eylülde ağustosa kıyasla işsizlik oranı yüzde 10,1’den 10,2’ye yükseldi. Tarım dışı işsizlik oranı ise yüzde 12,6’da sabit kaldı.
Ancak esas vurgulanması gereken, işgücü ve istihdam artışlarındaki gelişmeler. Tarım dışı istihdam artışında yıllık artışlar son dört ayda milyon mertebesinden istikrarlı bir şekilde gerileyerek eylülde 468 bine düştü. Mevsim etkisinden arındırılmış serilerdeki tarım dışı istihdam artışları da bu yavaşlamayı doğruluyor: Tarım dışı istihdam nisandaki zirve noktası olan 19 milyon 557 binden eylülde 19 milyon 441 bine geriledi. Verimlilik açısından iyi işsizlik açısından kötü. Bu gerilemede yüz binin üzerinde istihdam kaybeden sanayi belirleyici oldu. Aynı zamanda hizmet sektöründeki yüksek istihdam artışları büyük ölçüde yavaşlayarak 80 binle sınırlı kaldı. Buna karşılık tarım dışı işgücü artışı hız kaybetse de artmaya devam etti. Nisanda 22 milyon 162 binden eylülde 22 milyon 234 bine 72 bin yükseldi. Bu sınırlı artışın baz etkisi içerdiğini not edelim.
Yüzde 4 büyüme yetersiz
Gelişmeler şunu gösteriyor: İşgücü artışları kararlı bir şekilde yıllık 600 bin civarındaki trend artışına yöneliyor. Buna karşılık kriz ertesinde gözlemlenen büyümenin normalin çok üzerinde seyreden istihdam yaratma kapasitesi de hızla geriliyor ve normale dönüyor. Kriz öncesinde yüzde birlik tarım dışı büyüme yaklaşık yüzde yarımlık istihdam artışı sağlıyordu. Bu düzeydeki büyüme-istihdam esnekliği de oldukça makul verimlilik artışları demekti. Bundan böyle büyümeye istihdam ve verimlilik daha dengeli katkı yapacaksa, yüzde 4’lük büyüme 600 binlik ek istihdam yaratmaz. İstihdam artışları en iyi ihtimalle 450-500 bin civarında kalır. Daha fazlası için büyümenin yüzde 5’e çıkması ve sermaye stoku-istihdam artışından daha fazla katkı alması gerekir. Ekonomi yönetimi bu sorunun farkında. Orta Vadeli Program 2014-2016 döneminde ortalama büyüme hızını yüzde 5’e yakın öngörürken, yıllık istihdam artışının da yaklaşık 600 bin olmasını bekliyor. Burada kritik nokta büyümenin cari açığı yükseltmeden yüzde 5’e yaklaşması. Bunun için de talep yönünden büyümenin daha fazla ihracat ağırlıklı olması şart. Yapısal reformların sürekli seçimler sonrasına ertelendiği bir ortamda AK Parti hükümetinin bunu başaracağından emin değilim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder