Siyasal
belirsizlik had safhada
Dün
sabah 2014 Para ve Kur Poltikası raporunu sunanTCMB Başkanı Erdem Başçı’yı
dinlerken ekonomi yönetimiyle siyasal yönetim arasında mesafenin adeta bir
uçuruma dönüştüğünü düşündüm. Ekonomik istikrar konusunda fazla endişeli
değilim. Bu konuya aşağıda döneceğim. Buna karşılık siyasal istikrarsızlık
hayaleti Türkiye semalarında ayan beyan göründü. Gündeme bir bomba gibi düşen
büyük yolsuzluk soruşturmasına karşı AKP Hükümeti’nin verdiği yanıt önümüzdeki
dönemin büyük siyasal çalkantılara gebe olduğunu gösteriyor. Hükümet yargı
sürecinin arkasında olduğunu söyleseydi, bu yanıt siyasal istikrara hizmet
edeceği gibi, AKP iktidarına da aklanma fırsatını verecekti. Tabi eğer ortalaya
saçılan onca şabeli olgular iddia edildiği gibi düzmece değilse...
Hükümet farklı bir tercih
yaptı. “Saldırı en iyi savunmadır” mantığı ile yolsuzluk soruşturmasının “iç ve
dış mihrakların” AKP’yi iktidardan uzaklaştırmak amacıyla tezgahladığı bir
komplo olduğunu idda etti. Cemaate yönelik büyük cadı avı başlatıldı. ABD ile
ipler iyice gerildi. Dahası yargı sürecine açıktan müdahale başladı. Hükümet
alelacele yürütme ile yargı arasındaki güçler ayrılğının en önemli
teminatlarından olan adli soruşturmaları yürütme erkenin adeta iznine bağladı.
İktidarın oyları
Bu ortamda yargı sürecinin
nasıl sonuçlanacağını kestirmek zor. Sonuç ne olursa olsun AKP iktidarının “savunma
için saldır” tercihi otoriterleşmenin dozunu iyice arttıracağa benziyor. Bu
koşullarda peşpeşe yapılacak üç seçimden çıkacak sonuçlar demokrasimizin ve Türkiye’nin
jeopolitik konumlanması açısından hayati önemde olacak. Soru şu: 30 Martta AKP
oy oranı düşecek mi? Düşecekse ne kadar düşecek? Kestirmek zor. AKP’nin demir
çekirdeğinin dışında bu partiye oy veren en azından bir kaç milyon seçmen var.
Çoğu ekonomik ve siyasal istikrar için veriyor çünkü güvenilir bir alternatif
görmüyor. Bu seçmenlerin tepkisi ne olacak?
Eğer iktidar partisinin
oylarında belirgin bir düşüş olmazsa, ki doğrusu bu şaşırtıcı olur, Türkiye’nin
Rusyalaşmasının önü açılır. Ama eğer iktidarın oy desteğinde en az 5-6 puanlık
bir düşüş olursa AKP siyasal oyun planını değişmek zorunda kalır. Yolsuzluk
soruşturmasına iktidarın verdiği yanıtla iyice derinleşen polarizasyon
koşullarında, Başbakan Erdoğan’ın cumhurbaşkanı seçilmesi ile yapılacak erken
genel seçimlerde referandum çoğunluğunu (330+) elde ederek bir çeşit “Türk
usulü” başkanlık sistemine geçişi içeren planın başarı ihtimali çok azalacaktır.
Anakara kulislerinde 3 dönem kuralının değişebileceği tartışılıyormuş. Doğrusu
şaşırmadım.
Ekonomik çıpalar sağlam
Tüm bu gelişmeler zaten var
olan siyasal belirsizliği zirveye taşıdı. Gelecek yıllarda Türkiye’yi kim ve
nasıl yönetecek? Kürt sorunu barışçıl bir çözüme kavuşturulabilecek mi? Bu çözümün
önkoşulu olan temel siyasal reformlar yapılabilecek mi? Batı ile ortaya çıkan
gerilim daha da derinleşecek mi? Ve tabi kritik soru: Ekonomi ne olacak?
Siyaset sorularına benim
yanıtım yok. Bu alanda gelecek iyice bulanıklaştı. Ekonomi için bir kaç şey
söylebilirim. Makoekonomik istikrarı tehlikede görmüyorum. Erdem Başçı’nin dün
sabah çizdiği dengeli büyümeye ve kur istikrarına yönelik yol haritası tutarlı.
Başarılı olacağını tahmin ediyorum. Siyaseten en çalkantılı yıllardan biri
olarak tarihimize geçecek 2013 yılını yüzde 1,5 gibi çok düşük bir bütçe açığı
ile kapatacağız. Banka sistemi de sağlam. Ama artan siyasal belirsizlik daha az
yatırım, dolayısıyla daha düşük büyüme ve daha fazla işsizilk demek olduğunu da
unutmayın.
desteklediğiniz akp dağılıyor..geçmiş olsun yetmez ama evetçilere
YanıtlaSil