On yıldır iktidarda olan ve
en az bir on yıl daha iktidarda kalmayı planlayan Adalet ve Kalkınma
Partisi’nin (AKP) en önemli övünç kaynağı ekonomik başarıydı. AKP’nin her genel
seçimde oyunu arttırmasının ardında da büyük ölçüde bu başarı yatıyordu. Dili
geçmiş kipini bilerek kullanıyorum çünkü bundan böyle iktidarın ekonomik başarıdan
sözetmesi kolay olmayacak. Önce Sezar’ın hakkını Sezar’a verelim. 2002’den
2011’e kişi başına gelir kabaca 4000 Dolardan 10.500 Dolara çıktı. Bu çarpıcı
artış sayesinde Türkiye bölgesinde ekonomik bir güç olarak temayüz etti. Bu
arada gelir eşitsizliğinde bir miktar iyileşme, yoksullukta ise daha belirgin
bir iyileşme yaşandı.
Bu başarının verdiği gazla iktidar geçmişte ne
olduysa gelecekte de olacak inancıyla 2023 için kişi başına gelirin 25.000
Dolara yükseleceğini iddia etmeye başladı. Bu hedef daha baştan ulaşılması
olanaksız bir hedefti ama yüzde 5 civarında bir büyüme ile birlikte Türk
Lirasın’da ılımlı bir değer artışı kişi başına geliri 2023’te 20.000 Doların
biraz üstüne taşıyabilirdi. Bu da hiç kuşkusuz büyük başarı olurdu. Ne var ki,
ne yüzde 5 büyüme ne de Türk Lirasında on yılda yüzde 30’a yakın bir reel değer
artışı mümkün görünüyor.
2002’den 2011’e 2,5 kattan
fazla artan kişi başına Dolar geliri son
iki yıldır 10.600 Dolar civardında çakılı kalmış durumda (bkz. Şekil). Bunun
başlıca iki nedeni var: Bir yandan GSYH reel büyümesi yüzde 6’dan yüzde 3
civarına geriledi (2012: Yüzde 2,2, 2013 tahminen yüzde 4 civarı) öte yandan TL
değer kaybetti. Oysa geçmişte gerçekleşen 2,5 kat artışın kabaca yarısı yüksek
reel GSYH artışından (GSYH reel endeksi 100’den 160’a yükseliyor. Bkz Şekil)
diğer yarası da TL’nin reel değer kazanmasından kaynaklanmıştı.Tamamen iç
talebe dayalı reel büyümenin dışardan gelen yakıtı büyük ölçüde azaldı. Bu
koşullarda yüksek cari açıkla yola devam etmek olanaksız görünüyor. Türk
Lirası’nın değer kaybının ardındaki temel mekanizma bu gelişmede yatıyor.
Ekonomik reformlar şart
Bu yıl dolarla kişi başına
gelir en iyi ihtimalle yerinde sayar. Büyümenin yüzde 3’ü geçmesi zor. TL’nin
Ocak ayında maruz kaldığı değer kaybının tümüyle geri alınması da bir o kadar
zor. Dolayısıyla 2014’te kişi başına gelir dolar bazında gerilerse şaşırmayın. Reel
TL cinsinden kişi başına gelir de üç yılda sadece yüzde 6 artmış olacak. Yılda
yüzde 2’lik kişi başı gelir artışı gelir eşitsizliğini ve yoksulluğu azaltmak
için yetersiz. Henüz son iki yılın tüm verileri elimizde yok ama en azından
2012’de göreli yoksuluğun 2011’e kıyasla değişmediğini biliyoruz. Son iki yılda
geniş halk kesiminin geçmişte elde ettiği yüksek refah artışından mahrum
kaldığını tahmin ediyorum.
2015’ten sonra durum değişir
mi? Eğer AKP iktidarı büyüme rejimini dengeli bir hale getirir, diğer ifadeyle
ılımlı iç talep artışını net ihracat artışı ile desteklemeyi başarırsa, yüzde
5’e yakın bir büyüme, dolayısıyla yüzde 4 civarı kişi başına reel gelir artışı
mümkün olur. Ancak TL’nin bundan böyle büyük ölçüde değer kazanması olanaksız
görünüyor. Bu senaryoda kişi başına Dolar geliri 2013’te 16-17 bin dolara
yükselebilir, ki bu da iyidir. Ancak büyüme rejiminde değişim köklü yapısal reformlar
gerektiriyor. Bu reformların hazır olanları bile 2015 sonrasına ertelendi. Ondan
sonra akıbetleri ne olur? Tahmin yapmayı size bırakıyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder