Aralık enflasyonu tam bir sürpriz yaptı. Tüketici Fiyat Endeksi 0,44 puan
düştü. Yıllık enflasyon da yüzde 9,2’den 8,2’ye geriledi.
Yıllık
fiyat artışları nisandan bu yana yüzde 9’un üzerinde seyrediyordu. Bu
düşüş kısmen giyim fiyatlarındaki yüzde 3,7, kısmen de ulaştırma fiyatlarında
yüzde 2 gerilemeden kaynaklandı. Giyim fiyatlarındaki gerileme mevsimsellikten,
ulaştırma da petrol fiyatlarındaki düşüşten kaynaklanıyor. Ama bence
önemli gelişme gıda fiyatlarının aralık ayında hiç artış göstermemesi. Kasımda
yıllık gıda fiyat artışı yüzde 14’ü bulmuştu ve enflasyonu esasen bu kalem
sürüklüyordu.
Enflasyonda
beklenmedik şekilde bir puanlık düşüş önemli ama esas önemli olan bu düşüşün
beklenenden önce gelmesi. Bu yılın ilk aylarında baz etkisi nedeniyle yıllık
enflasyonda gerileme bekleniyordu. Geçen yıl ocak-nisan döneminde tüketici
fiyatlarında toplam yüzde 5 artış gerçekleşmişti. Büyük ölçüde Türk Lirası’nın
değer kaybından kaynaklanan bu artışın bu yıl tekrarlanması beklenmediğinden
yıllık enflasyon oranında düşüş olacağı genel kabul görüyordu.
Şimdi
bu baz etkisi aralık ayında gerçekleşen bir puanlık düşüşe eklenecek. Tahminim
ilk dört ayda toplam enflasyonun yüzde 3 civarında kalacağı. Bu 2 puanlık düşüş
demektir. Nisan sonunda yıllık enflasyon oranı yüzde 6’nın biraz üzerine kadar
gerileyebilir. Hatta yüzde 6’nın da altına gelebilir; eğer ilik dört ayın
enflasyonu yüzde 3’ten biraz daha düşük olursa. Oysa genel beklenti yüzde 7
civarındaydı. Tahvil piyasasında pazartesi günü gösterge faizin önemli düşüş
sergilemesi beklentilerin de gerilediğini gösteriyor.
Bu
noktada benim aklıma iki soru takılıyor: 1) Merkez Bankası böyle bir gelişmeye
nasıl tepki gösterir? 2) Enflasyon yüzde 6 civarında kalır mı? Merkez Bankası
düşen enflasyona paralel olarak politika faizini aşağıya çeker mi? Yönetimin
üzerindeki siyasal baskı böyle bir gelişme ile birlikte hiç kuşkusuz yeniden
gündeme gelecektir. Zaten bu baskının tamamen ortadan kaybolduğu da söylenemez.
Düşen enflasyon ve düşen piyasa faizleri Cumhurbaşkanı’na ve çevresine yüzde
8,25’lik politika faizinin esaslı ölçüde düşürülmesi baskısı yapmak için yeni bir
fırsat yaratacaktır. Dahası yaklaşan seçimler de ısrarı artıracaktır.
Düşen
enflasyonla birlikte Merkez Bankası yönetimi de faiz indirimini dikkate
alabilir. Bir indirime gitse bile bunun çok sınırlı kalacağını (25-50 puan)
tahmin ediyorum. Çünkü sonrasını düşünmek zorundalar. Bizim enflasyon ciddi
yapısal katılık özelliği taşır hale geldi. Bu nedenle beklentiler bugüne kadar
hep Merkez Bankası tahminlerinden daha yüksek oldu. Sonuçta Merkez Bankası
inandırıcılığını önemli ölçüde kaybetti. Bu kayıp, yüzde 5 hedefi bir yana, üç
ayda bir yayınladığı enflasyon raporlarında yapılan tahminlere kıyasla
enflasyonunun sürekli daha yüksek gerçekleşmesinin bir sonucu.
Dolayısıyla
nisandan sonra enflasyonun yeniden yükselmeye başlaması kuvvetle muhtemel.
Üstelik yerlerde sürünen petrol fiyatlarının bir süre sonra artmaya başlaması
da kuvvetle muhtemel. Ayrıca federal rezervin bu yılın ikinci yarısında yavaş
yavaş faiz artışlarına başlaması da kuvvetle muhtemel. Bu koşullarda Merkez
Bankası’nın politika faizini artırması gerekecektir. Düşürdüğü faizi birkaç ay
sonra arttırmak kolay olur mu? Açıkçası bilmiyorum. Bu soruyu Sayın Başçı’nın
yanıtlaması gerekiyor.
Aralık enflasyonu tam bir sürpriz yaptı. Tüketici Fiyat Endeksi 0,44 puan
düştü. Yıllık enflasyon da yüzde 9,2’den 8,2’ye geriledi.
Yıllık
fiyat artışları nisandan bu yana yüzde 9’un üzerinde seyrediyordu. Bu
düşüş kısmen giyim fiyatlarındaki yüzde 3,7, kısmen de ulaştırma fiyatlarında
yüzde 2 gerilemeden kaynaklandı. Giyim fiyatlarındaki gerileme mevsimsellikten,
ulaştırma da petrol fiyatlarındaki düşüşten kaynaklanıyor. Ama bence
önemli gelişme gıda fiyatlarının aralık ayında hiç artış göstermemesi. Kasımda
yıllık gıda fiyat artışı yüzde 14’ü bulmuştu ve enflasyonu esasen bu kalem
sürüklüyordu.
Enflasyonda
beklenmedik şekilde bir puanlık düşüş önemli ama esas önemli olan bu düşüşün
beklenenden önce gelmesi. Bu yılın ilk aylarında baz etkisi nedeniyle yıllık
enflasyonda gerileme bekleniyordu. Geçen yıl ocak-nisan döneminde tüketici
fiyatlarında toplam yüzde 5 artış gerçekleşmişti. Büyük ölçüde Türk Lirası’nın
değer kaybından kaynaklanan bu artışın bu yıl tekrarlanması beklenmediğinden
yıllık enflasyon oranında düşüş olacağı genel kabul görüyordu.
Şimdi
bu baz etkisi aralık ayında gerçekleşen bir puanlık düşüşe eklenecek. Tahminim
ilk dört ayda toplam enflasyonun yüzde 3 civarında kalacağı. Bu 2 puanlık düşüş
demektir. Nisan sonunda yıllık enflasyon oranı yüzde 6’nın biraz üzerine kadar
gerileyebilir. Hatta yüzde 6’nın da altına gelebilir; eğer ilik dört ayın
enflasyonu yüzde 3’ten biraz daha düşük olursa. Oysa genel beklenti yüzde 7
civarındaydı. Tahvil piyasasında pazartesi günü gösterge faizin önemli düşüş
sergilemesi beklentilerin de gerilediğini gösteriyor.
Bu
noktada benim aklıma iki soru takılıyor: 1) Merkez Bankası böyle bir gelişmeye
nasıl tepki gösterir? 2) Enflasyon yüzde 6 civarında kalır mı? Merkez Bankası düşen
enflasyona paralel olarak politika faizini aşağıya çeker mi? Yönetimin
üzerindeki siyasal baskı böyle bir gelişme ile birlikte hiç kuşkusuz yeniden
gündeme gelecektir. Zaten bu baskının tamamen ortadan kaybolduğu da söylenemez.
Düşen enflasyon ve düşen piyasa faizleri Cumhurbaşkanı’na ve çevresine yüzde
8,25’lik politika faizinin esaslı ölçüde düşürülmesi baskısı yapmak için yeni
bir fırsat yaratacaktır. Dahası yaklaşan seçimler de ısrarı artıracaktır.
Düşen
enflasyonla birlikte Merkez Bankası yönetimi de faiz indirimini dikkate
alabilir. Bir indirime gitse bile bunun çok sınırlı kalacağını (25-50 puan)
tahmin ediyorum. Çünkü sonrasını düşünmek zorundalar. Bizim enflasyon ciddi
yapısal katılık özelliği taşır hale geldi. Bu nedenle beklentiler bugüne kadar
hep Merkez Bankası tahminlerinden daha yüksek oldu. Sonuçta Merkez Bankası
inandırıcılığını önemli ölçüde kaybetti. Bu kayıp, yüzde 5 hedefi bir yana, üç
ayda bir yayınladığı enflasyon raporlarında yapılan tahminlere kıyasla
enflasyonunun sürekli daha yüksek gerçekleşmesinin bir sonucu.
Dolayısıyla
nisandan sonra enflasyonun yeniden yükselmeye başlaması kuvvetle muhtemel.
Üstelik yerlerde sürünen petrol fiyatlarının bir süre sonra artmaya başlaması
da kuvvetle muhtemel. Ayrıca federal rezervin bu yılın ikinci yarısında yavaş
yavaş faiz artışlarına başlaması da kuvvetle muhtemel. Bu koşullarda Merkez
Bankası’nın politika faizini artırması gerekecektir. Düşürdüğü faizi birkaç ay
sonra arttırmak kolay olur mu? Açıkçası bilmiyorum. Bu soruyu Sayın Başçı’nın yanıtlaması
gerekiyor.
Hocam güzel bir analiz olmuş ama sanki iki kere kopyalanmış gibi...
YanıtlaSil