CHP’nin seçim beyannamesini açıklamasının ardından bu soru haklı olarak
büyük tartışma konusu oldu. CHP’nin vaatleri ve ekonomik hedefleri fazlasıyla
iddialı. Sosyal demokrat bir partinin, yoksulluğun oldukça yaygın, gelir eşitsizliğinin
de bir hayli yüksek olduğu bir ülkede geniş bir yeniden dağıtım programı
açıklaması teamüllere aykırı değil. Ancak bu programın ciddiye alınması için
ülke ekonomisinin olanak sınırlarını da fazla zorlamaması gerekir.
CHP’nin
beyannamesinin demokrasi ve hukuk devletine yönelik kararlılığını çok
destekliyorum. İktidara geldiği takdirde programının bu bölümünü
uygulamasıyla ekonomiye güç vereceğinden hiç kuşkum yok. Gelir desteği
projelerinin bir bölümünü de çok yerinde buluyorum. Örneğin 400 TL kreş
desteği, çeşitli burslar ve eğitim yardımları türünden destekler salt
yoksullukla mücadele açısından değil, işgücüne katılımı artırmak ve eğitim
düzeyini yükseltmek için de faydalı.
Buna
karşılık şu üç konuda ciddi şüphelerim var: Kaynak sorunu, yardım
yapılacak grupların tanımı ve makroekonomik hedefler. Vaat edilen sosyal
yardımlar o kadar geniş ki burada hatırlatmaya kalkarsam yerim kalmaz.
Avrupa’da partiler çoktandır ekstra sosyal harcama vaat ettiklerinde mutlaka
harcama miktarını tahmin edip nasıl finanse edeceklerini de ilan ediyorlar. CHP
beyannamesinde bu rutini es geçince “Bu vaatler kaç para tutuyor ve nasıl
karşılanacak?” sorusuna muhatap olmaya başladı.
İlk şok
geçtikten sonra CHP’nin ekonomi yöneticileri rakamlar telaffuz etmeye başladılar.
Genel başkan yardımcıları Selin Sayek Böke ve Faik Öztrak’a göre ihtiyaç
duyulan ekstra kamu kaynağı 60 milyar lira (milli gelirin yüzde 3’ü) kadar.
Maliye Bakanı Şimşek’in hesabına göre ise 130 milyar. 60 milyar bana düşük
gözükmüştü. Ardından Öztrak önemli bir açıklık getirdi. Bu rakamın kısa vadede
emekliye iki maaş ikramiyenin, 1,5 liraya mazotun ve aile sigortasının bedeli
olduğunu söylüyor. Diğer vaatler orta ve uzun vaadeye yayılacak. Yine de milli
gelirin yüzde 3’ü az para değil. CHP’ye göre büyük israf var. Ama anılan
israflar (Saray, makam arabaları vb. harcamalar) 60 milyarın bir hayli altında
kalıyor. Geriye iki kaynak kalıyor: Bütçe açığını yükseltmek (kamu borcunu
artırmak) ya da vergi gelirlerini artırmak. Kısa vadede bu ikinci kaynak mümkün
olmadığından bütçe açını artırmak yegane seçenek. Bu bir ölçüde (1,5 yüzde puan
kadar) olabilir ama CHP bundan söz etmiyor.
Makroekonomik
hedeflere gelince: ‘Ekonomik büyüme yüzde 6’ya çıkarılacak’ deniyor. Şahsen
Türkiye’nin yüzde 5’in üzerinde büyüme olanağına sahip olmadığı kanaatindeyim.
AKP bunu beceremiyor. CHP’nin nasıl becereceğini göstermesi yeterince makbul
olurdu. Büyüme konusunda anamuhalefetin biraz fazla iddialı olması
hoşgörülebilir. Yüzde 6 büyüme için yatırım-GSYH oranı yüzde 20’den 29’a
çıkacak deniliyor. Aynı zamanda cari açığı da kapatacağız sözü verildiğinden
tutarlı bir şekilde iç tasarrufların da yüzde 15’ten yüzde 30’a çıkarılacağı
iddia ediliyor. Kusura bakmayın ama bu işi bilen hiç kimle tasarruf oranının
iki katına çıkacağına inanmaz. Yüzde 30 bir yana, iç tasarrufların nasıl
artırılacağına dair beyannamede öneriler de göremedim.
Sosyal
yardım yapılacak gruplara gelince: Yerim kalmadığından bir çelişkiye değinmekle
yetineyim. 17 milyon yoksuldan söz ediliyor. Kim bu yoksullar diye baktığınız
zaman karşınıza “göreli yoksulluk” ölçütü çıkıyor. Bu ölçüte göre ortanca
gelirin yüzde 60’ından daha az gelire sahip olanlar yoksuldur. Bu ölçütte
yoksulluk tanım icabı sıfırlanamaz. Ancak azaltılablir. Dahası, bölgeler arası
büyük gelir eşitsizlikleri nedeniyle bu ölçüte göre İstanbul’da çok az, Doğu’da
çok yoksul vardır. Acaba CHP bunun farkında mı?
(Zaman, Nisan 2015)