Yapısal reformlar siyasal iradeyi bekliyor |
Bugün bayramın ikinci günü. Tüm okurlara
iyi bayramlar diliyorum. Yaygın geleneğe göre bugün ‘hafif’ bir konu yazmam
uygun olurdu. Ama yine ‘ağır’ bir konuyu gündeme getirmek zorundayım. Geçen
hafta açıklanan 2014-2016 dönemi Orta Vadeli Program’ı (OVP) tartışmak
istiyorum. Konu önemli çünkü çok kritik bir döneme rast geldi. OVP halen
yaşanmakta olan düşük ve kalitesiz büyümeyi tersyüz etmeyi amaçlıyor. Bu
başarılamazsa Türkiye’nin kimyası bozulabilir. OVP’nin koyduğu hedefler uçuk
değil ama ulaşılmaları da hiç kolay değil çünkü siyaseten zor reformları
gerektiriyorlar; üstelik üç seçimin yaşanacağı bir dönemde.
Dengeli büyüme
OVP’nin temel amacı, ekonomiyi yüzde 4-5’lik dengeli bir büyüme patikasına oturtmak. Ortalıkta uçuk kaçık büyüme rakamları dolaşıyor. Yüzde 4-5 yetmezmiş, yüzde 6-7 büyümeliymişiz. Üstüne basa basa belirtmek istiyorum: Üretim faktörleri kapasitemiz açısından hesaplar yüzde 5’i bir üst sınır olarak gösteriyor. Yakalayabilirsek büyük başarı olur. Yakalayabilmek için de büyüme, OVP’nin hedeflediği gibi, dengeli olmak zorunda. Bu şu demek oluyor: Talep yönünden net ihracat büyümeye pozitif katkı yapacak. Diğer ifadeyle ihracat ithalattan daha hızlı artacak ki halen artma eğiliminde olan cari açık azalsın. OVP cari açığın yüzde 7’den 2016’da yüzde 5,5 düzeyine inmesini öngörüyor.
Üretim faktörleri yönünden ise toplam faktör verimliliğinin (TFP) büyümeye nispeten yüksek katkı yapması bekleniyor. Ancak işin vahameti şu ki TFP katkısı bu yıl negatif. Bu soruna dikkat çekmiştim (‘Türkiye orta gelir tuzağının eşiğinde’). OVP bunu itiraf ediyor. Tahmini bir hesap da yapmış: Bu yıl yüzde 3,6 tahmin ettiği büyüme oranının 2,5 puanı sermaye stoku artışından, 2 puanı da istihdam artışından kaynaklanıyor. 0.9 puanlık verimlilk azalışı ise büyümeyi aşağıya çekiyor. Bu halden önümüzdeki üç yılda TFP katkısını yaklaşık 0,85 puan pozitife geçireceğiz.
Her yerde reform Bunlar olmayacak işler değil ancak hükümetin kapsamlı ve doğru reformlar yapması gerekiyor. OVP iç tasarrufları üç yılda 3,5 puan arttırmayı hedefliyor. Bu artışın 3 puanı özel kesimden gelecek. OVP’yi dikkatle taramama rağmen bu konuda dişe dokunur pek bir şey bulamadım. Sadece kullanılabilir gelir ile borçlanma arasında denge kuracak, diğer ifadeyle tüketicileri ayaklarını yorganlarına göre uzatmaya zorlayacak önemlerden söz ediliyor. Taksit sınırlaması ve kredi tayınlaması gibi önlemler gündemde. Ancak bunların öngörülen tasarruf artışını sağlayabilecekleri kuşkulu. Bu arada firma tasarruflarından bahis yok.
Buna karşılık 0,5 puan arttırılması hedeflenen kamu kesimi tasarrufları konusunda ümit var. Personel harcamaları dışında diğer kamu harcamaları sıkı bir diyete tabi tutulacak. Sıfır tabanlı bütçe vaadi var. Gerçekleşirse küçük çapta devrim olur. Ayrıca kamu programlarında etki analizi şart koşuluyor. Tek defalık gelirler, harcamaları arttırmada kullanılmayacak. Uzatmayalım, kamu harcamalarının milli gelir içindeki payı azaltılacak, aynı zamanda kaynaklar etkin kullanılacak, verimsiz destekler yerine Ar-Ge’ye ve verimli yatırımlara yönlendirilecek.
Verimliği arttıracak pek çok isabetli reform da OVP’de yer alıyor. Eğitim kalitesini arttırmak, vasıfların piyasa talebi ile uyumunun sağlanması hedefleniyor. Kıdem tazminatı reformu zorunluluktur deniyor. İşgücü piyasasının bölgesel özelliklerini dikkate alan istihdam politikaları, kayıtdışılık ile amansız mücadele, enerji verimliliğini ve rekabeti arttıracak politikalar vaat ediliyor.
Buraya kadar her şey tamam. Ancak bu reformlar daha önceki OVP’lerde de büyük ölçüde yer alıyordu. Tekrarlar sıkmaya başladı. Artık harekete geçme zamanı.
Dengeli büyüme
OVP’nin temel amacı, ekonomiyi yüzde 4-5’lik dengeli bir büyüme patikasına oturtmak. Ortalıkta uçuk kaçık büyüme rakamları dolaşıyor. Yüzde 4-5 yetmezmiş, yüzde 6-7 büyümeliymişiz. Üstüne basa basa belirtmek istiyorum: Üretim faktörleri kapasitemiz açısından hesaplar yüzde 5’i bir üst sınır olarak gösteriyor. Yakalayabilirsek büyük başarı olur. Yakalayabilmek için de büyüme, OVP’nin hedeflediği gibi, dengeli olmak zorunda. Bu şu demek oluyor: Talep yönünden net ihracat büyümeye pozitif katkı yapacak. Diğer ifadeyle ihracat ithalattan daha hızlı artacak ki halen artma eğiliminde olan cari açık azalsın. OVP cari açığın yüzde 7’den 2016’da yüzde 5,5 düzeyine inmesini öngörüyor.
Üretim faktörleri yönünden ise toplam faktör verimliliğinin (TFP) büyümeye nispeten yüksek katkı yapması bekleniyor. Ancak işin vahameti şu ki TFP katkısı bu yıl negatif. Bu soruna dikkat çekmiştim (‘Türkiye orta gelir tuzağının eşiğinde’). OVP bunu itiraf ediyor. Tahmini bir hesap da yapmış: Bu yıl yüzde 3,6 tahmin ettiği büyüme oranının 2,5 puanı sermaye stoku artışından, 2 puanı da istihdam artışından kaynaklanıyor. 0.9 puanlık verimlilk azalışı ise büyümeyi aşağıya çekiyor. Bu halden önümüzdeki üç yılda TFP katkısını yaklaşık 0,85 puan pozitife geçireceğiz.
Her yerde reform Bunlar olmayacak işler değil ancak hükümetin kapsamlı ve doğru reformlar yapması gerekiyor. OVP iç tasarrufları üç yılda 3,5 puan arttırmayı hedefliyor. Bu artışın 3 puanı özel kesimden gelecek. OVP’yi dikkatle taramama rağmen bu konuda dişe dokunur pek bir şey bulamadım. Sadece kullanılabilir gelir ile borçlanma arasında denge kuracak, diğer ifadeyle tüketicileri ayaklarını yorganlarına göre uzatmaya zorlayacak önemlerden söz ediliyor. Taksit sınırlaması ve kredi tayınlaması gibi önlemler gündemde. Ancak bunların öngörülen tasarruf artışını sağlayabilecekleri kuşkulu. Bu arada firma tasarruflarından bahis yok.
Buna karşılık 0,5 puan arttırılması hedeflenen kamu kesimi tasarrufları konusunda ümit var. Personel harcamaları dışında diğer kamu harcamaları sıkı bir diyete tabi tutulacak. Sıfır tabanlı bütçe vaadi var. Gerçekleşirse küçük çapta devrim olur. Ayrıca kamu programlarında etki analizi şart koşuluyor. Tek defalık gelirler, harcamaları arttırmada kullanılmayacak. Uzatmayalım, kamu harcamalarının milli gelir içindeki payı azaltılacak, aynı zamanda kaynaklar etkin kullanılacak, verimsiz destekler yerine Ar-Ge’ye ve verimli yatırımlara yönlendirilecek.
Verimliği arttıracak pek çok isabetli reform da OVP’de yer alıyor. Eğitim kalitesini arttırmak, vasıfların piyasa talebi ile uyumunun sağlanması hedefleniyor. Kıdem tazminatı reformu zorunluluktur deniyor. İşgücü piyasasının bölgesel özelliklerini dikkate alan istihdam politikaları, kayıtdışılık ile amansız mücadele, enerji verimliliğini ve rekabeti arttıracak politikalar vaat ediliyor.
Buraya kadar her şey tamam. Ancak bu reformlar daha önceki OVP’lerde de büyük ölçüde yer alıyordu. Tekrarlar sıkmaya başladı. Artık harekete geçme zamanı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder