Geçen hafta Başbakanın düşük büyümeye tahammülü
olmadığından söz etmiştim. Önünde kazanılması gereken iki seçim var. Doğal
olarak bu seçimlere olabildiğince iyi ekonomik koşullarda girmek istiyor. Yani
büyümenin yüksek olduğu, işsizliğin de düştüğü koşullarda. Oysa büyüme
tahminleri çoğunlukla yüzde 2-3 arasında. En son IMF 2014 büyüme tahminini
yüzde 3.5’ten 2.3’e çekti. Yıl başında büyümeyi ben de yüzde 2.5 civarında
beklediğimi açıklamıştım.
Ekonomi yönetimi ise
büyümenin dengeli olmasına odaklanmış durumda. Büyümenin düzeyi tali bir konu
gibi duruyor. Büyüme konusundaki bu farklı iki yaklaşımı rakamlara tercüme
edersek şöyle söyleyebiliriz: Ekonomi yönetimi yüzde 4’e yakın bir büyümeye
razı; yeter ki cari açık küçülsün, enflasyon düşsün. Başbakanı ise bu düzeyde bir büyüme kesmiyor.
Haksız olmadığını söylemiştim. Yüzde 4’ün altında bir büyüme normalde işsizliği
az da olsa yükseltir.
Büyüme beklenenden iyi
Hal böyleyken ekonomik
gidişat ne durumda? Birinci çeyrek geride kaldı. Çoğunlukla ilk iki ayın öncü
göstergelerine dayanarak güvenilir bir tahmin yapmak mümkün. Bahçeşehir
Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi (Betam) geçen cuma
yayınladığı Ekonomik Görünüm notunda (“İhracata dayalı büyüme”) çeyrekten
çeyreğe büyümeyi yüzde 0,5, yıllık büyümeyi de yüzde 3,8 tahmin ediyor. Bu
oranların ardındaki Betam değerlendirmesi şöyle özetlenebilir: Özel tüketimde
hafif düşüş var. Yatırımlar yatay seyrediyor. İhracatta belirgin artış,
ithalatta ise düşüş var. Sonuç olarak büyümeyi net ihracat taşıyor.
Sonuç olarak, gerek düzeyi
gerek niteliği itibariyle ekonomi yönetiminin öngördüğü büyümeye yakın bir
büyüme söz konusu. Nitekim Betam cari açıkta 0,4 puanlık bir düşüş (yüzde
7,9’dan 7,4’e) bekliyor. Betam elbette yanılabilir. Üstelik tahminine Mart göstergeleri
– düşen kapasite kullanımı hariç- dahil değil. Ama buna karşılık tüketici ve
yatırımıcı güveninde belirgin iyileşmeler var. Diyebilirsiniz ki önümüzde daha
üç çeyrek var ve siyasal gelişmelerin neler getireceği belli olmaz. Doğru ama yine
de yüzde 2-3 arasındaki 2014 büyüme tahminlerinin kötümser kaldığını düşünmeye
başladım. Kaldı ki iç talebi desteklemeye müsait bir manevra alanı da mevcut.
İnşaat yukarı, işsizlik aşağı
Diyelim ki önümüzdeki çeyreklerde
de yüzde 4’e yakın dengeli bir büyüme devam etti. Başbakan Merkez Bankası’na
faiz baskısı yapmaktan vazgeçer mi? Sanırım işsizlikteki gidişat bu konuda
önemli bir unsur olacaktır. Dün TÜİK Ocak dönemi (Aralık-Ocak-Şubat) işgücü
piyasası rakmalarını açıkladı. İşsizlik düşmeye devam ediyor. Mevsim
etkilerinden arındırılmış verilere göre işsizlik oranı bir önceki döneme
kıyasla 0,3 puan (yüzde 9,4’ten 9,1’e) düşümüş durumda. İşsizlik 7 dönem
boyunca yükselip yüzde 10,2 ile zirve yaptıktan sonra son dört dönemdir
düşüyor. Bu düşüşte inşaat sektörü önemli bir paya sahip. Nitekim, son dört
dönemde bu sektörde istihdam artışı 330 bin. Bir ara yavaşlayan hizmet
istihdamı da son dönemde hızlanmış görünüyor. Bu arada tarım istihdamı düşmeye
devam ediyor.
İstihdamın büyümeyi belirli
bir gecikmeyle takip ettiğini biliyoruz. Bu bakımdan işsizlikte gözlemlenen
düşüş eğilimi geçen sonbaharda hızlanan büyüme ile açıklanabilir. Son çeyrekte
büyüme yüzde 4,4’e yükselmişti. Ama aynı zamanda büyümenin istihdam yaratma
kapasitesinin çok yüksek düzeyde devam ettiğini not etmek gerekir. Bu yıl
nispeten daha düşük bir büyüme gündemde. Ancak büyümenin istihdam yaratma
kapasitesinde düşüş olmazsa, buna normalleşme olmazsa da diyebiliriz, yüzde 4’e
yakın bir büyüme ile işsizlik düşmese bile en azından artmaz. Böyle bir gidişatın
ekonomi yönetimine rahat nefes aldırması muhtemeldir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder