Geçenlerde gazetelerde
okumuşsunuzdur. IDO’nun yeni sahipleri Afken-Tepe ve İskoç ortağı kıyamet
koparmışlar. Neymiş, en çok para kazandıkları Eskihisar-Topçular arabalı vapur
hattına bir rakip girmeye kalkmış. NAGEMAR adlı firma Yunanistan’dan 3 gemi
ısmarlamış ve Bayram’da seferlere başlamayı planlamış. Vay efendim, IDO’nun en
karlı hattına nasıl girerlermiş. IDO Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Akın “gireceklerse
girsinler ama onlar da 860 milyon Doları ödesinler” diyor. İskoç ortak
Souter ise, Financial Times’a verdiği
demeçte, “rakip gelirse zarar eden hatları bırakacakları” tehdidini savurmuş.
Ayrıca “özelleştirme kuralları çiğnenirse yabancı sermayenin güvenini
kaybedeceğini” eklemeyi de unutmamış.
Tüketiciyi yolmak
Neyse, merak etmeyin, Hamdi Akın’ın ifadesiyle “Hükümet
arkalarında durmuş, rakip gemiler izin alamamış ve sorun çözülmüş”. Bravo Hükümete! Demek ki IDO bizi kaz gibi
yolmaya devam edecek. Aslında biz de yolunmaya müstahakız. Çünkü Hükümet’in “en
çok verene veririm” şeklinde özetlenebilecek özelleştirme stratejisine karış
çıkmıyoruz. Bu strateji Devlet eliyle özel tekel yaratmaya dayanıyor. Hükümet’in
derdi özelleştirmelerle Hazinenin kasasına olabildiğince çok para koymak. Bunun
yolu da özelleştirme ihalesini kazanacak özel firmaya tekel imtiyazları
bahşetmekten geçiyor. Örneğin, Hamdi Akın İDO’nun işletmesini “otuz yıllığına
aldıklarını, rakiplerin girmesi için belli kuralların olduğunu” söylüyor.
Kendine göre haklı.
Bu
koşullarda kıran kırana geçen ihalelerde firmalar tekliflerini tekelci fiyatlar
üzerinden yaptıkları hesaba kitaba göre veriyorlar. Özelleştirme bedelleri
uçuyor, Hükümet ger ger geriniyor ama fatura tüketiciye çıkıyor. Bu durumun
başlıca nedeni Rekabet Kurumu’nun kamu ihalelerine karışamaması. Rekabetin
olmadığı piyasalarda oluşan fiyatların sosyal refah kayıplarına yol açtığı
Ekonomiye Giriş derslerinde öğretilir ama nafile.
Doğru
strateji
Yanlış
özelleştirme stratejisinin ekonomik sonuçları itibariyle daha vahimi elektrik
sektöründe yaşandı ve yaşanıyor. Geçen
yıl bu konuya değinmiştim (“Enerji özelleştirmelerinde yanlış strateji”, 26
Mayıs 2011, Radikal). Elektrik dağıtımında ihaleler en çok parayı verene
verildi. Fiyatlar öylesine yükseldi ki, hatırlayacaksınız, kazanan firmalar
bankalardan kredi bulamadı, çünkü tekel fiyatlarıyla bile para kazanmak
olanaksız hale gelmişti. Oysa, ihaleleri en düşük elektrik fiyatını verene
vermek ve rekabeti geliştirmek gerekiyor. Ancak bu yolla firmaların dağıtımdaki
kaçak ve kayıplarda yapacakları iyileştirmeler sanayiye ve tüketiciye ucuz
elektrik olarak dönebilir. Ama bu durumda Hazinenin kasasına girecek para da
doğal olarak çok düşük olacaktır.
Sorun
da burada düğümleniyor. Ak Parti Hükümeti bütçe disiplinine inanıyor. Bu iyi.
Ama aynı zamanda kamu harcamalarını artırmaya da devam etmek istiyor. Bunun en
kolay yolu da bütçeye çeşitli özelleştirmelerle olabildiğince çok taze para
devşirmek. Bu ekonomik açıdan rasyonel değil ama siyasal açıdan düşük bedelli
bir yol. Nasıl olsa sıradan vatandaş rekabetçi piyasa ekonomisinin
inceliklerinden bihaber.Yine de durum tamamen umutsuz olmayabilir. Bu yılın
Orta Vadeli Programı’nda (OVP) “Elektrik
dağıtım ve üretim özelleştirmeleri, piyasada oluşacak fiyat yapısı ve diğer
sektörel öncelikler göz önünde bulundurularak gerçekleştirilecektir” ilkesini
benimseniyor. Ne ki, geçen yılki OVP’sinde de aynı ilke benimsenmişti ama
uygulandığını duymadım. Neyse, Fransızlar “iyi bir şey yapmak için hiç bir
zaman geç değildir’ derler.
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilRekabet Kurumu özelleştirmeden önce rekabet açısından hatların ikiye veya üçe bölünmesini tavsiyede bulunmuş ama bi yaptırımı malesef yokmuş. bizim econ454 dersine rekabet kurumundan gelen hocanın lafı ;)
YanıtlaSil