Güvenlik yerine yatırım isteyen Mardinliler |
İşsizliği
basında çoğunlukla ekonomik büyüme ile ilintili olarak tartışıyoruz. “Büyüme
yeterince istihdam yaratıyor mu”, “büyüme düşüyor işsizlik artar mı” türünden
sorulara yanıt aramakla meşgulüz. Bu işsizliğin ekonomik faaliyet ile ilgili
boyutu. Önemli ama bir de işsizliğin ‘yapısal’ boyutu var. Gelişmiş ülkelerde
işsizliğin bu boyutu uzun süredir inceleniyor ver tartışılıyor. Bizde yapısal
işsizlik üzerine araştırmalar emekleme döneminde sayılır ama hızla gelişiyorlar.
Bu gelişmede TÜİK işgücü istatistiklerini
zenginleştirme çabasının büyük payı var. Yıllık olarak yayınlanan bölgesel
ve mesleksel işsizlik verileri Türkiye’de işsizliğin yapısal boyutunun ihmal
edilmeyecek kadar önemli olduğunu gösteriyor.
Şaşırtıcı bölgesel farklar
Gecen
hafta yayınlanan 2012 yılı Hane Halkı İşgücü istatistikleri işsizliğin bölgesel
ve mesleksel boyutlarında yaşanmakta olan vahameti bir kez daha gözler önüne
serdi. Bölgesel işsizlik oranları yüzde 21,3 ile 4,4 aranda değişiyor. En
yüksek oran Mardin, Batman, Şırnak, Siirt illerinden oluşan bölgede. En düşük
oran ise Manisa, Afyon, Kütahya, Uşak illerinden oluşan bölgede. Mardin
bölgesinde işsizlik oranının zirve yapmasını “teröre” bağlayarak normal
karşılayabilirsiniz. Ama yanılırsınız. Terör yüksek işsizliğe neden olsaydı,
Güneydoğu’nun diğer bölgelerinde de yüksek olması gerekirdi. Oysa böyle değil.
Şanlıurfa-Diyarbakır’da yüzde 6,9 ile Türkiye ortalamasının (yüzde 9.2) çok
altında. Gerçi işgücüne katılım oranı bu bölgede Mardin bölgesine kayılsa daha
düşük (yüzde 28’e 35) ama işsizlik oranındaki devasa fark terörün sanıldığı
gibi önemli bir neden olmadığını gösteriyor.
İkinci
en yüksek işsizlik oranına sahip bölge yüzde 14,8 ile İzmir. Bu size şaşırtıcı
gelmesin. İzmir’de işsizlik hep yüksekti. Ama hemen bitişiğindeki Manisa
bölgesinde işsizlik oranı yüzde 4,4’den ibaret. Bu bölgede işsizlik yok
sayılır. Keza İzmir’in Kuzey komşusu Balıkesir-Çanakkale bölgesinde de işsizlik
çok düşük: Yüzde 5,4. Komşu bölgeler arasında bu kadar büyük işsizlik farkları
nasıl oluyor diye sorabilirsiniz? Anlatması hem uzun hem de yeterince
araştırmış değiliz. Ama şunu biliyoruz:
Her bölgede, hatta ilde işgücü arzı ve talebi büyük farklılıklar
gösterebiliyor. Bu farklılıklara bir de bölgeler arası işgücü hareketliliğinin
kimi durumda oldukça düşük kimi durumda ise çok fazla (İzmir’in maruz kaldığı
göç baskısında olduğu gibi) olduğu bilgisini eklerseniz durum biraz aydınlanmış
olur. Bu manzara Hükümet’e işsizlikle mücadelede bölgesel farklılıkları dikkate
almasını ve bölgelere özgün önlemler geliştirmesini söylüyor. Örneğin Hükümet rafa
kaldırdığı bölgesel asgari ücret projesini raftan indirmekle işe başlayabilir.
Her beş
gazeteciden biri işsiz
Yüksek
okul veya üniversite mezunları arasında yüzde 10,1 olan ortalama işsizlik
oranı, meslekten mesleğe büyük farklılıklar sergiliyor. En düşük işsizlik oranı
yüzde 1 ile Güvenlik hizmetlerinde. Bu ne
demek bilmiyorum. Ardından Sağlık hizmetlileri (yüzde 2,1), onların ardından da hukukçular (yüzde 3,4)
geliyor. Bu mesleklerde talebin güçlü buna karşılık arzın yeterli olmadığı
anlaşılıyor. Öte yandan Gazetecilikte işsizlik kırıp geçiriyor: Oran yüzde 22,1.
Ardından sanat mezunları geliyor: Yüzde 21. Kimi mesleklerde büyük arz fazlası,
kimilerinde ise yüksek talep olduğu
apaçık ortada. YÖK’ün yüksek okul ve üniversite kontenjanlarını acilen gözden
geçirmesinde büyük fayda var.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder