Geçen hafta yayınlanan haziran dönemi işgücü istatistikleri işsizlikte yeni
bir döneme girilmekte olduğunun işaretlerini verdi.
Mevsim
etkilerinden arındırılmış işsizlik oranı mayıs döneminde yüzde 9,2’den 9,5’e
sıçramıştı. Haziran döneminde ise yüzde 9,9’a ikinci bir sıçrama yaptı. Tarım
dışı işsizlik oranlarında artış daha da yüksek: Nisan döneminde yüzde 11,1 olan
oran mayıs döneminde 11,5’e, haziran döneminde de 12’ye tırmandı. Bu çarpıcı
gelişmenin ana nedeni istihdamdaki gerileme. İki ayda tarım dışı istihdam 40
bin azaldı. Buna karşılık işgücü 189 bin arttı. Sonuçta iki ay içinde işsiz
sayısı 2 milyon 546 binden 2 milyon 775 bine fırladı ve işsizler ordusuna 229
bin kişi daha eklenmiş oldu.
İşsizlikte
iki ayda 0,9 puanlık artış ekonomik kriz dönemleri dışında alışıldık bir olgu
değildir. İşgücü piyasasında yeni eğilimlerin ortaya çıkıp çıkmadığı, çıktıysa
işsizliğin nereye varacağı, gidişatın muhtemel siyasal sonuçları irdelenmek
durumundadır.
2013’ün
birinci çeyreğinden 2014’ün birinci çeyreğine GSYH yüzde 4,6 oranında arttı.
Türkiye ekonomisinin mevcut koşullarında oldukça yüksek sayılabilecek bu büyüme
oranı tarım dışı sektörlerde makul olmayan ölçüde istihdam yarattı. Nitekim bu
dönemde istihdam artışı 1 milyon 179 bin, artış oranı da yüzde 5,1 oldu.
İstihdam artışı GSYH büyüme oranından daha yüksek oldu! Aynı dönemde işgücü de
yüzde 5,4 oranında arttığından işsiz sayısı 196 bin arttı, tarım dışı işsizlik
oranı da yüzde 10,8’den 11,1’e yükseldi.
Yüksek
işgücü ve yüksek istihdam artışları bir arada düşünüldüğünde işsizliğin sınırlı
ölçüde artması kuşkusuz olumlu bir gelişmeydi. İstihdam büyümesi ekonomik
büyümeden daha yüksek olduğundan madalyonun diğer yüzünde emek verimliliğinin
azalması var ama konumuz işsizlik olduğundan bu tatsız gelişmeyi geçelim. Bu
yılın ikinci çeyreğinden itibaren işgücü piyasasında hava bozdu. Yukarıda da
belirttiğim gibi işsiz sayısındaki iki aylık artış, öncesindeki bir yıllık
artıştan daha yüksek.
Peki ne
oldu? Gayet basit: Tarım dışı işgücünün yılık artış temposu son iki ayda yüzde
4,9. Bir miktar yavaşlama var ama işgücünde yüksek artış devam etmiş. Buna
karşılılık tarım dışı istihdam azalmış. İnşaat sektöründe son iki ayda 100 bin,
sanayide ise 40 bin istihdam kaybı var. Hizmetlerde 100 binlik istihdam artışı
bu kayıpları telafi etmeye yetmiyor. İstihdamdaki bu gerileme bir ölçüde ikinci
çeyrekte ekonominin küçülmesi ile açıklanabilir. Nitekim, ikinci çeyrekte GSYH
yüzde 0,5 azaldı. Yıllık büyüme oranı da yüzde 4,7’den 2,1’e geriledi. İnşaatta
büyük sorun yaşanmakta olduğunu istihdam kayıpları teyit ediyor. Sanayide ise
büyümenin az da olsa devam etmesine rağmen istihdam kaybı, yüksek istihdam
yaratan büyümenin sonuna geldiğimizin işareti olabilir.
Önümüzdeki
dönemde büyümenin bir miktar yükselmesi bekleniyor. Ancak yüzde 3 civarında bir
büyümeyle birlikte makul istihdam artışlarına dönüş olacaksa, işsizlik artmaya
devam edecek demektir. Betam’ın işsizlik öncü göstergesi işsizliğin temmuz
döneminde de artacağını öngörüyor. Bu koşullarda işgücü artışında yavaşlama
kaçınılmaz olsa da işsizliğin önümüzdeki aylarda artmaya devam etmesi sürpriz
olmayacak.
En geç
haziran ayında yapılacak genel seçimlerde referandum çoğunluğunu elde etmeyi
hedefleyen iktidar partisi, ki bu yüzde 50’nin üzerinde oy almayı gerektirir,
son derece tatsız bir gelişmeyle karşı karşıya. İşsizliğin artmasına seyirci
kalması düşünülemez. Ancak makroekonomik dengeleri bozmadan ekonomik
büyümeyi artırması da çok zor. Bakalım AKP iktidarı hızla artmaya başlayan
işsizliğe ne tepki verecek?
Not: Bu yazı 23 Eylül 2014 tarihli Zaman gazetesinde yayınlanmıştır
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder