Başbakan Ahmet Davudoğlu hükümeti Cuma günü belli oldu. Ekonomik çevreler
Ali Babacan’ın ekonomiden sorumlu başkan yardımcısı koltuğunu korumasını
bekliyorlardı, öyle oldu.
AKP
iktidarı dramatik bir seçim yaptı. Ekonomide faizlerle oynayarak iç talebi
canlandırma macerasını göze alamadı. ‘Dengeli büyümenin’ gerektirdiği para,
maliye ve kur politikaları devam edecek.
Babacan’ın yerini koruyacağının en somut işareti çarşamba günün toplanan
Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun temel faizi olan bir hatalık repo
faizini yüzde 8,25’te sabit tutması kararıydı. 50 baz puanlık üçüncü faiz
indiriminin makro ekonomik temellerle uyuşmadığını savunarak karşı çıkmıştım.
Dördüncü bir faiz indirimi mevcut koşullarda ekonomide maceranın başladığı
anlamına gelecekti. Her ne kadar kurul faiz koridorunun üst sınırını aşağıya
çektiyse de bu indirimin kredi faizleri üzerinde dikkate değer bir etki
oluşturması beklenmemeli.
Kurul para politikasında mevcut sıkılığı devam ettirme kararını şöyle
savunuyor: “Sıkı para politikası duruşunun ve alınan makroihtiyati önlemlerin
etkisiyle kredi büyüme hızları makul düzeylerde seyretmektedir. Bu gelişmelerle
uyumlu olarak yurt içi özel kesim nihai talebi ılımlı bir eğilim sergilemektedir...
Enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve enflasyonu etkileyen diğer
unsurlar yakından izlenecek ve enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme
sağlanana kadar para politikasındaki sıkı duruş sürdürülecektir.”
Bu özetle şu demektir: Kredi hacmindeki makul artışın desteklediği ılımlı
iç talep artışı ‘dengeli büyüme’ ile uyumludur. Enflasyon beklentileri
itibarıyla negatif reel faize izin verilmeyecek ve kur istikrarına özen
gösterilecektir. Ta ki yüzde 9’larda seyreden enflasyonda belirgin ve kalıcı
bir düşüş ortaya çıkana kadar. Ali Babacan ve Mehmet Şimşek yerlerini
koruduklarına göre sıkı para politikasının tamamlayıcısı olan mali disiplinin
sürdürülmesini bekleyebiliriz. Bu da bütçe açığında görülen artış eğiliminin
devam etmesine izin verilmeyeceği anlamına gelir.
Israrla faizlerde radikal indirim talep eden eski başbakan günümüzün
cumhurbaşkanı sayın Erdoğan nasıl ikna edildi bilmiyorum. Büyük olasılıkla
Babacan ile ekonomi konusunda anlaştığı söylenen Davutoğlu, ekonomide maceracı
denemelerin çok riskli olacağını, Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan
olma ihtimalinin yüksek olduğunu anlatmayı başardılar.
Cuma günü açıklanan dış ticaret rakamları mevsim etkilerinden
arındırılmış ihracat artışının (yüzde 8), Irak’a yapılan ihracatın yarı yarıya
düşmesine rağmen Avrupa pazarı sayesinde devam ettiğini, buna karşılık ithalat
artışının yüzde 0,4’te kaldığını gösterdi. Net ihracat büyümeye katkı yapmaya
devam ediyor ve cari açık düşüyor. Bu çok önemli bir kazanım. İç talepte ‘ılımlı’
büyüme de devam ediyor gibi duruyor ama giderek zayıfladığına dair de
göstergeler mevcut. Örneğin ithalatta görülen duraksama.
Ancak son tahlilde büyümenin yüzde 4’ün altında seyrettiğine dair geniş
bir görüş birliği var. Babacan’ın da bu görüşte olduğunu açıklamalarından
biliyoruz. Sorun şu ki bu büyüme temposu işsizliği olumsuz etkilemeye başladı.
Mayıs dönemi işsizlik verisi mevsim etkilerinden arındırılmış işsizlik oranının
yüzde 9,2’den 9,5’e yükseldiğini gösterdi. Bu artış devam ederse, ki mevcut
büyüme temposunda devam etmesi çok muhtemeldir, AKP’nin yegane hedefi olarak
ilan edilen referandum çoğunluğunu (330+ miletvekili) elde etme ihtimali
azalacaktır. Bu durumda dümeni elden bırakmaya hiç niyetli olmayan
cumhurbaşkanı ekonomi politikaları konusunda şimdilik kapanmış gözüken defteri
yeniden açması sürpriz olmaz.
(Bu yazı 31 Ağustos pazar günü Zaman'da yayınlanmıştır)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder