Dün sabah iktidara çok yakın yüksek tirajlı bir gazetede “Baş spekülatör”
manşetiyle bir haber-yorum çıktı. Başlığın altında Merkez Bankası Başkanı Erdem
Başçı’nın fotoğrafı bulunuyordu. “Baş spekülatörün” kim olduğu belliydi.
Haber-yorumu hayretler içinde okudum. Okumayanlar için alıntılarla özetlemeye
çalışayım.
Gazeteye göre Erdem Başçı, Ağustos 2013’ten bu yana “beklenti yönetmek
yerine” “beklenti yaratarak” piyasayı altüst etmiş. “Çok konuşuyormuş ve hiçbir
hedefi tutturamıyormuş.” Verilen ilk örnek Ağustos 2013’teki dolar tahmini.
Başçı, dolar 2,03 iken “Dolar 1,92’ye inebilir” demişti. Oysa gazete “Dolar
yılı 2,14’ten tamamladı” hatırlatmasını yapıyor. İkinci örnek 2014 Ocak
ayındaki faiz şoku. Gazeteye göre Başçı “Türk Lirası’nın değerini korumak için
faiz silahını kullanmayacağız” demiş, (doğrusu ben duymadım) ama muazzam bir
faiz artışı yapmış. Bu artış yüzünden küçük şirketler 500 milyon TL zarar
etmiş, tüketicilerin ve şiketlerin ödedikleri faiz miktarları artmış.
Daha önemlisi gazetenin bu artışın makroekonomik etkisi konusundaki
iddiası. Şöyle yazıyor: “Başçı hemen 28 Ocak’ta (2014) olağanüstü toplantı
yaparak faizi 5,5 puan artırdı. Türkiye’de yatırımları durdurup büyümeyi aşağı
çeken, işsizliği çift haneye yükselten, reel sektörün finansman maliyetlerini
artıran bu faiz operasyonunun bedeli hâlâ ödeniyor.” Yani düşük büyümenin
faturası da Merkez Bankası başkanına çıkartılıyor. Ama bu artış yapılmasaydı
kur nereye giderdi, ekonomi ne olurdu, bu konulara hiç girilmiyor.
Bu iddialara uzun uzun yanıt vermek istemiyorum. Bunlar bahane. Ama yine de
esas amacı tartışmadan önce bir iki söz söyleyeyim. Başçı’nın “Dolar 1,92’ye
düşerse şaşırmayın” çıkışı, TL’nin güven kaybı nedeniyle hızla değer kaybettiği
bir dönemde yapıldı. Amaç sözlü olarak piyasaya müdahale etmekti. Doğrusu ben
de tasvip etmedim. Ama bu çıkışın “spekülasyon” olduğunu iddia etmek, hele bunu
Merkez Bankası başkanı için söylemek abes. Ocak 2014 faiz artışının da
spekülasyonla ne ilgisi olabilir? Şahsen Para Politikası Kurulu’nun normal
toplantısında faiz artırmasından yanaydım. Nedense bu yapılmadı. Kur hızla
artmaya başlayınca da politika faizi 5,5 puan arttı. Ama Merkez Bankası’nın
uyguladığı fiilî faiz zaten çok daha yüksekti. Sonuçta faiz 5,5 değil 2,5 puan
arttı. Bu artışın düşük büyümeye neden olduğu ise tamamen mesnetsiz. Düşük
büyüme 2012’de başladı. Esas nedeni ise iç taleple büyümenin sonuna gelinmesi
ama öte yandan da yapısal reformların yapılmaması.
İmzasız haber-yorumda son döneme değinilmemesi ise ilginç. Ocak 2014’ten
sonra Cumhurbaşkanı, Merkez Bankası üzerinde büyük bir baskı kurdu. Faizleri
büyük ölçüde düşürsünler istiyor. Bu baskılar daha önce yazdığım gibi Merkez
Bankası yönetimini hata yapmaya sürüklüyor. Son hafta TL’nin ciddi değer
kaybetmesi bununla ilgili. Neyseki gazete bu konuda da Başçı’yı suçlamamış!
Bu yorumların amacı bana göre çok açık: Erdem Başçı istifaya zorlanıyor.
İktidarda tek destekçisi Başbakan Yardımcısı Ali Babacan. Bu faiz tartışması
ile ilgili sorulara çok açık yanıt vermiyor ama yine de Merkez Bankası’nın
işini bildiğini söyleyerek rahat bırakılmasını ima ediyor. Babacan son olarak
şöyle demiş: “Merkez bankaları yapısal reform yapamaz, bu hükümetlerin
görevidir. MB’lerin elindeki enstrümanlar sürdürülebilir büyüme için yeterli
değil.” Yapısal reform vurgusunun altı çizilmeli. Sizce bu reformların
yapılmamasından acaba kim sorumlu?
(Zaman Şubat 2015)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder