Halkın Demokrasi Partisi’nin 7 Haziran seçimlerine parti olarak
katılacağını açıklamasının üzerinden epey zaman geçti.
O gün
bugündür HDP’nin kararı hararetle tartışılıyor. Köşe yazarı dostlarım
görüşlerini açıkladılar. Konuya girmekte biraz geç kaldım. Nedeni HDP’nin bu
kararını bir türlü rasyonel bir çerçeveye oturtamayışım. “HDP çok boyutlu bir
siyasal riski neden alıyor?” sorusuna yanıt bulmakta çok zorlandım. Kafam hâlâ
karışık ama daha fazla gecikmeden bu kararın yol açabileceği vahim sonuçları
ele almak istiyorum.
HDP
Başkanı Selahattin Demirtaş, seçimlere parti olarak katılma kararlarını ilk
açıkladığında çok iyi hatırlıyorum sırtımdan soğuk terler boşalmıştı. HDP’nin
yüzde 10 barajı geçme şansının çok düşük olduğu, dolayısıyla hiç milletvekili
çıkaramayacağı, kazandığı milletvekilliklerinin çoğunun AKP’ye hediye olacağı,
bu sayede AKP’nin referandum çoğunluğunu kazanma ihtimalinin çok büyük ölçüde
yükseleceği aklımdan hızla geçmişti. HDP’nin yine bağımsız adaylarla seçime
katılarak Haziran 2011’de olduğu gibi en az 36 milletvekili kazanması garanti
iken büyük ihtimalle sıfır çekme riskini aldığını ve AKP’ye başkanlık sistemini
getirme fırsatını verdiğini anlamadım.
Oy
oranları ve milletvekili sayıları ile konuşabilmek için simülasyon modelimi
kullanarak aşağıdaki tabloyu hazırladım. Amacım AKP’nin 330 sandalyeyi geçerek
başkanlık sistemini referanduma götüreceği koşulları saptamak. Üç senaryoya
baktım: HDP barajın altında kalıyor, barajı geçiyor, seçime bağımsız adaylarla
katılıyor. Yakın çevrem çok sorduğu için bir de AKP’nin TBMM’de çoğunluğu
kaybettiği senaryoyu da araştırdım. Kısaca değinip bu senaryoyu bir kenara
koyalım. AKP’nin çoğunluğu kaybetmesi oy oranının yüzde 41’e düşmesi ve HDP’nin
barajı geçmesi ile mümkün. Şimdilik bu çifte olayın gerçekleşme ihtimalini çok
düşük görüyorum.
HDP
barajın altında kaldığı takdirde AKP’nin referandum çoğunluğunu elde etmesi
için yüzde 44 oy yetiyor. Parantez içinde milletvekili sayılarını veriyorum.
Hemen belirteyim artı/eksi 1 puan hata payı olarak kabul edilmeli. Yani 330
sandalye yüzde 44 oy oranı ile ucundan kaybedilebilir ya da yüzde 43 ile
ucundan kazanılabilir. Benim bildiğim seçim anketlerinin hemen hemen tümü AKP
oy oranını yüzde 45’in üzerinde tahmin ediyor. Bildiğim kadarıyla sadece SONAR
başkanı Hakan Bayrakçı daha düşük oy oranı tahmin ediyor. Öte yandan seçim
anketlerinin büyük çoğunluğu HDP’ye yüzde 7-8, bilemediniz yüzde 9 oy veriyor.
Bu tahminlere göre HDP’nin parti olarak katılması AKP’nin referandum çoğunluğunu
kazanma şansını olağanüstü yükseltiyor.
Oysa
bağımsız adaylarla seçime katıldığında ve Haziran 2011’de olduğu gibi en
azından 36 milletvekili çıkardığında referandum çoğunluğu için AKP’ye yüzde 50
oy gerekiyor. Peki az ihtimal de olsa barajı geçerse ne olur? Kantitatif olarak
fazla bir şey değişmiyor. Referandum çoğunluğu için oy oranı sınırı yüzde 51’e,
HDP’nin milletvekili sayısı da 57’ye çıkıyor.
Bu
koşullarda HDP neden bile bile AKP’ye büyük bir avantaj sağlama riskini alıyor
sorusuna halen tatmin edici bir yanıt yok. Resmi söylemde HDP barajı geçme
ihtimalinin çok yüksek olduğunu söylüyor. En son Öcalan da bu görüşü
desteklemiş. Öyleyse neden anketlerin çoğu bunu doğrulamıyor? HDP barajın
altında kalırsanız ne yaparsınız sorusuna da “siyasete devam ederiz, erken
seçime zorlarız” gibi boş yanıtlar veriyor. Komplo rivayetlerine hiç
girmiyorum. Sadece barajın altında kalırsa AKP’ye gümüş tepside sunacağı
milletvekilleri ile başkanlık anayasasını dayatması konusunda HDP’nin ne
düşündüğünü merak ediyorum.
konusunda HDP’nin ne düşündüğünü merak ediyorum.
Oy dağılımları ve
milltevekili sayıları
|
AKP
|
CHP
|
MHP
|
HDP
|
HDP Baraj altı
|
44
(331)
|
27
(148)
|
15
(71)
|
8
(0)
|
HDP baraj üstü
|
51
(332)
|
24
(122)
|
11
(39)
|
10,5
(57)
|
HDP bağımsızlarla
|
50
(335)
|
25
(133)
|
12
(46)
|
8
(36)
|
AKP çoğunluk kaybı
|
41
(271)
|
27
(143)
|
16
(75)
|
10,5
(61)
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder