Pazartesi günü yayınlanan kasım istatistikleri işsizlikte ılımlı artışın
devam ettiğini gösterdi.
Önceki
aya kıyasla mevsim etkilerinden arındırılmış istihdamın 30 bin yükselmesine
rağmen işgücü 55 bin artınca işsiz sayısı 100 bin kadar arttı, işsiz sayısı da
3 milyon 120 bine çıktı. İşsizlik oranı 0,1 puan, yüzde 10,6’dan 10,7’ye, tarım
dışı işsizlik oranı da yüzde 12,7’den 12,8’e yükseldi. 2013 Kasım ayında genel
işsizlik oranı yüzde 9,3 tarım dışı işsizlik oranı da yüzde 11,1’di. Bir yılda
1,5 puan civarında bir artış var.
Kasım
dönemi (ekim-kasım-aralık) tam olarak geçen yılın son çeyreği ile örtüşüyor. Bu
dönemde GSYH’nın az da olsa küçüleceğini tahmin ettiğimizi geçen yazımda
belirtmiştim. Buna rağmen istihdamda geçen aylardaki kadar olmasa da dikkate
değer bir artış olması ilginç. Bu yeni bir gelişme değil. 2012’den itibaren
ekonomik büyüme hızında büyük düşüş yaşandı. GSYH artışı yüzde 8-9 düzeyinden
ortalama yüzde 3’e düştü. 2014 yılı büyüme hızı da yaklaşık bu civarda bekleniyor.
Oysa 2013 Kasım’a kıyasla tarım dışı istihdam yüzde 5,7 arttı. İstihdam
artışının ekonomik büyümeden daha yüksek olması yeterince çarpıcı. Normalde
işsizliğin düşmesi gerekir. Aksine artıyor çünkü işgücü artışı istihdam
artışından daha yüksek. Nitekim bir yıllık işgücü artışı yüzde 7,8.
Yavaş
çalışan bir ekonomide bu kadar yüksek miktarda istihdam ve işgücü artışlarının
olması başlı başına bir muamma. IMF aylık dergisi Finance & Development’ta
birkaç ay önce bazı Latin Amerika ülkelerinde istihdam artışının büyümeden
yüksek olduğu dönemler yaşandığını okumuştum. Ayrıntılı bir analiz yoktu ama
istihdam artışının hizmet sektöründe yoğunlaştığı belirtiliyordu. Bizde de
böyle bir gelişme söz konusu. Bir yılda hizmet istihdam artış oranı yüzde 16.
Ama tarım hariç ki bu normal, inşaat istihdamı da yüzde 16 artmış. Sanayide de
artış hiç fena değil: Yüzde 8.
İşsizlik
adına kuşkusuz sevindirici bir gelişme. Normalde düşük büyüme işsizliği daha
hızlı yükseltirdi. Ama anormal bir durum olduğu da ortada. Toplam emek
verimliliği düşüyor. Bu durum uzun süre gitmez. Ama ne zaman son bulur
bilemiyorum. Diğer ilginç bir nokta bu kadar ilginç bir özelliği iktisatçıların
hiç tartışmıyor olması. Hatırlarsınız, 2008-2009 krizinden önce 2000’li
yıllarda “istihdamsız büyüme” iddiası dillere pelesenk olmuştu. Aslında doğru
bir iddia da değildi. Toplam istihdam büyüme oranına kıyasla az artıyordu çünkü
tarım istihdamı azalıyordu. Ama tarım dışı istihdam artışı büyümenin yarısı
kadardı ve bu iyi bir orandı. Bugün ise “istihdamsız büyüme” yerine “aşırı
istihdamlı büyüme”den söz etmek gerekiyor ama sanırım benden başka bundan söz
eden yok. Bu anormalliğin nedenlerini de tam bilmiyoruz.
Sadece
yüksek istihdam artışı soru işaretleri içermiyor. Olağanüstü işgücü artışı da
bir muamma. Bu konuda bildiğim iki şey var. Birincisi, işgücü ile istihdam
birbirinden tamamen bağımsız değiller. İşgücü talebinde bir artış olursa işgücü
de artıyor. Keza, işgücü bağımsız bir şekilde artarsa, örneğin kriz döneminde
kadın işgücünde olduğu gibi, istihdam da, özellikle kendi hesabına çalışan
istihdamı işgücü artışını izleyebiliyor. İkinci bildiğim de kadınların,
özellikle düşük eğitimli kadınların, bu olağanüstü işgücü artışında önemli bir
paya sahip olmaları. Kriz arifesinde Kasım 2007’de kadın işgücüne katılım oranı
yüzde 22,4’tü. Kasım 2014’te yüzde 30,2’ye yükseldi. Halen çok düşük ama artış
etkileyici. Aynı dönmede erkek katılım oranı ise sadece yüzde 69’dan 71’e
yükseldi.
Sonuç
olarak şunu söyleyeyim: Yüksek istihdam ve işgücü artışları bu yıl içinde normalleşmeye
başlar. Ekonomi de yüzde 3 civarında büyümeye devam ederse işsizlik de artmaya
devam eder.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder