Faiz savaşı geçmişte kalmış görünüyor. Merkez Bankası’nın faizleri sabit
tutma kararına Cumhurbaşkanı’ndan bir tepki gelmedi.Şimdilik ateşkes devam ediyor. Ancak ekonomik büyümede endişeler giderek
büyüyor. Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’nın geçen hafta banka
iktisatçılarına yaptığı sunumda “ilk çeyrekte ekonomik toparlanma görünmüyor”
saptaması epey yankı buldu. Erken öncü göstergelere dayanan bu saptama oldukça
gerçekçi.
Bahçeşehir
Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi’nin (Betam) görüşü de
bu yönde. Perşembe günü yayınlanan Betam Ekonomik Görünüm notu “Geçen yıla
kıyasla ilk çeyrekte büyüme yok” başlığını taşıyor. İlk üç ayın büyümesine dair
bu ilk notta Betam çeyreklik büyümeyi yüzde 0,2 olarak öngörüyor. 2014 son
çeyreğin tahmini GSYH’sı dikkate alındığında yıllık büyüme oranı sıfır çıkıyor.
Dahası, bu benim kanaatim, şubat ve martta gidişat daha parlak olmadığından ilk
çeyrekte ekonominin önceki çeyreğe göre küçülmüş olma ihtimali de var.
Büyüme
ile ilgili bu olumsuz hava baş aşağı giden bir dizi göstergeden kaynaklanıyor.
Ocak ayında sanayi üretimi yüzde 1,4 küçüldü. Yatırım malları hariç tüm alt
kalemler, özellikle dayanıklı tüketim malları, önemli ölçüde ekside. Mayıs
ayından beri düşmekte olan tüketici güven endeksi ocakta da yüzde 0,4 oranında
düştü. Reel kesim endeksinde de gerileme var: Eksi yüzde 2,1. Altın hariç
ihracat önceki çeyreğe kıyasla yüzde 1,4 azaldı. Bu gelişmelerin ışığında Betam
özel tüketim ve yatırımı ilk çeyrekte durağan tahmin ediyor.
Ekonomik
görünüm notunda yüzde 0,2 olarak tahmin edilen çeyreklik büyümeyi sağlayan
yegane unsurlar kamu harcamaları ve net ihracat. Altın hariç ithalat iç talebin
duraklaması ve yükselen kur nedeniyle ocak ayında yüzde 5,4 düştü. Yegane iyi
haber, düşen ithalat sayesinde cari açığın azalmaya devam etmesi. Betam ilk
çeyrekte cari açık-GSYH oranını yüzde 5,4 olarak tahmin ediyor. 2014’ün son
çeyreğinde bu oran yüzde 5,8 olarak tahmin edilmişti. Yılbaşında 2015 büyüme
oranını yüzde 3 olarak öngörmüştüm. Şimdilik gidişat daha düşük bir büyümeye
işaret ediyor. Bir süre sonra büyüme tahminimi aşağı yönlü revize etmek zorunda
kalabilirim.
Neler
oluyor? Bir kere ihracat zayıf dış talep nedeniyle adeta yerinde sayıyor. TİM
verileri ilk iki ayda geçen yıla kıyasla büyük çaplı düşüş gösterdi.
Türkiye’nin ikinci pazarı olan Irak’a savaş, ihracatı fena halde vurdu. Rusya
ekonomisinde patlak veren kriz de bu ülkeye olan ihracatı büyük ölçüde düşürdü.
Avrupa’da ise ihracatımızı canlandıracak gelişme henüz görünürde yok. İhracatçılar
Euro’nun değer kaybından şikâyetçi. İçerde ise özel tüketim ve yatırım
beklediğimden daha zayıf seyrediyor. Bu zafiyetin nedenleri pek açık değil.
Tüketici
güvenindeki büyük gerilemeyi reel faize bağlamak zor. Banka kredisi reel faizi
enflasyon beklentilerine kıyasla yüzde 4 civarında hesaplanabilir. Bu düzey
Türkiye için normal. Geçmişte daha yüksek reel faizler gördük ama tüketim tam
gaz gidebiliyordu. Sanırım geçmiş yıllarda hızla artan hanehalkı borcu belli
bir sınıra geldi. Hanehalkı borç oranı yüksek sayılmaz ama çok hızlı arttı. Son
üç yıldır düşük büyüme ve değer kaybeden TL nedeniyle kişi başı gelir yerinde
sayıyor. İşsizlikte de son bir yılda hatırı sayılır artış var. Anketlerde
geleceğe yönelik beklentiler pek iyimser değil. Bu gelişmeler vatandaşı “Biraz
nefes alma zamanı geldi.” diye düşündürmüş olabilir. Yatırımlar da bu kapalı
havadan olumsuz etkileniyor. Ayrıca siyasal belirsizlikler artıyor. AKP
iktidarının yargıya, medyaya, Merkez Bankası’na, hatta özel kesime baskıcı
müdahaleleri yatırım ortamını, özellikle yabancı yatırımı, olumsuz etkiliyor.
(Zaman,
Mart 2015)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder