Haftanın sıcak konusu şüphesiz Merkez Bankası’nın faiz kararı. Salı günü toplanan
Para Politikası Kurulu faizleri değiştirmedi. Ancak ikinci bir konu daha var.
TÜİK pazartesi günü aralık dönemi işgücü piyasası rakamlarını açıkladı. Bu
rakamlar her ay açıklandığında yorumlamam âdet oldu. Üstelik bu sefer sürpriz
bir gelişme de söz konusu: İşsizlikte düşüş var. Bugün iki konuya değinmem şart
oldu. Önce sıcak konudan başlayalım.
Para
Politikası Kurulu, faizlere dokunmayarak ekonomistlerin büyük çoğunluğunun
beklentisini karşıladı. Enflasyon beklentilerinin ve piyasa faizinin yükseldiği
koşullarda çok sınırlı bile olsa faiz indirmek, perşembe günkü toplantının boşa
gittiğinin ilanı olurdu. Kurul’un açıklamasında “Küresel piyasalardaki
belirsizlikler ve gıda fiyatlarındaki artışlar para politikasındaki temkinli
yaklaşımın sürdürülmesini gerektirmektedir. Bu doğrultuda Kurul, faiz
oranlarının sabit tutulmasına karar vermiştir.” deniliyor. Döviz kurunun alıp
başını gitmesinden hiç söz edilmemesi şaşırtıcı. 0,5 dolar + 0,5 Euro’dan
oluşan kur sepeti ortaya çıkan güven bunalımı nedeniyle 2,70 TL’ye dayandı. Bu
bunalımdan önce 2,50 civarında seyreden döviz sepeti yüzde 10’un üzerinde değer
kazandı. Diğer ifadeyle Türk Lirası bu kadar değer kaybetti. Bu kaybın doların
genelde güçlenmesi ile ilgisi yok. Çünkü dolara karşı büyük ölçüde değer
yitiren Euro’yu da kapsıyor.
Eğer
kurda ciddi bir gevşeme olmazsa Merkez Bankası bir kez daha enflasyon
tahmininde yanılacak. Dahası önümüzdeki dönemde FED’in faiz artırma kararına
bağlı olarak faiz artışları dahi gündeme gelebilir. Nitekim Kurul önümüzdeki
dönemde para politikası kararlarının enflasyon görünümündeki iyileşmenin hızına
bağlı olacağını, enflasyon beklentilerinin, fiyatlama davranışlarının ve
enflasyonu etkileyen diğer unsurların yakından izleneceğini belirtiyor. Bu
ifadeler he ne kadar faiz indirimine devam etmek için hangi koşulların
gerektiğini açıklasa da, enflasyon tahmini sapmaya başlayınca faiz artırımına
gidilebileceğini de söylüyor.
Bu
ortamda Cumhurbaşkanı’nın ne tavır alacağı büyük önem taşıyor. Pazartesi günkü
yazımda Cumhurbaşkanı’nın “İş tatlıya bağlandı.” sözünün iknadan çok ateşkesi
ima ettiğini savunmuştum. “Faizleri indirin” diye bastırmanın beklenenin aksi
yönde sonuç verdiği yeterince anlaşılmış olmalı.
İşsizliğe
gelince. Basın yine brüt rakam üzerinde durdu. Yüzde 10,9’a yükselen işsizlik
oranı son dört yılın en yüksek düzeyine çıkmıştı. Oysa, Türkiye ekonomisi bilindiği
gibi oldukça şiddetli mevsimsel etkilere tabidir. Kışa doğru ekonomik aktivite
yavaşlar ve istihdam düştüğünden genellikle işsizlik artar. Buna karşılık yaza
doğru aksi olur. Gerçek gelişmeleri anlayabilmek için mevsim etkilerinden
arındırılmış rakamlara bakmak gerekir. Bu rakamlar kasım döneminden aralık
dönemine istihdamın yüzde 0,4 oranında 100 bin kişi arttığını, işgücü artışının
ise yüzde 0,1 ile sınırlı kalarak 42 bin kişi yükseldiğini söylüyor. Sonuçta
işsiz sayısı 58 bin azaldı, genel işsizlik oranı da yüzde 10,6’dan 10,4’e,
tarım dışı işsizlik oranı ise yüzde 12,7’den 12,5’e geriledi.
Bu
gerilemelerin istisnai olma ihtimali çok yüksek. Son bir yılda Aralık
2013-Aralık 2014 döneminde genel işsizlik yüzde 9,1’den 10,4’e 1,3 puan, tarım
dışı işsizlik de yüzde 10,9’dan 12,5’e 1,6 puan arttı. Zaman zaman aylık
düşüşler gözlemlense de temel eğilim artış yönünde. Bahçeşehir Üniversitesi
Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi (Betam), ocak dönemi için artış
tahmin ediyor. Bu tahmine katılıyorum.
(Zaman, Mart 2015)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder