Sizler bu yazıyı okurken ben Andaluzya’da olacağım, kısa
bir tatil için. Yani yazıyı dün toplanan Para Politikası Kurulu’ndan önce
yazıyorum. Bu kısa tatil olmasaydı el mecbur PPK kararlarını tartışacaktım.
Tatilin yarattığı fırsattan istifade Türkiye’de çalışan kadın sayısının
düşüklüğü sorununa son bulguların ışığında bir göz atmak istiyorum.
Geçen
hafta Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi
(Betam) bir araştırma notu yayınladı. “Kadın işgücü piyasasında şaşırtıcı
gelişmeler” başlıklı notta çalışan kadın sayısı artışında son yıllarda ortaya
çıkan ivmelenme analiz ediliyor. Bu ivmelenmede önemli miktarda orta yaşa
mensup vasıfsız ev kadının çalışmaya karar vermesi önemli paya sahip. Sizi
bilemem ama bu beklenmedik gelişme benim için sürpriz oldu.
Türkiye’de kadınların işgücüne katılımının
düzenli artışa rağmen halen çok düşük olduğu herkesin malumu. Genel katılım
oranı yüzde 30’u ancak aşabildi. Bu oran Avrupa’nın en düşük kadın katılım
oranlarına sahip İtalya ve Yunanistan’da
yüzde 55 civarında. Tarımı dışlarsak kentlerde bu oran 2005’ten 2012’ye yüzde
18,7’den yüzde 26,1’e’yükseldi. Bu dönemde kentsel kadın işgücü 1 milyon 700
bin, istihdam ise 1,5 milyon arttı. Her ne kadar kadın işsiz sayısında 200
binlik artış olsa da yüksek isgücü ve istihdam artışları kentsel kadın işsizlik
oranını yüzde 17’den yüzde 15,5’e düşürdü. Bu kadınların büyük çoğunluğunun iş
bulduğunu, bu işlerin de kahir ekseriyetinin ücretli ve kayıtlı işler olduğunu özellikle
vurgulamak isterim.
Son
dört yılda olağanüstü artış
Verilere
yakından bakıldığında kadın istihdamında gözlemlenen artışın büyük bölümünün
(yüzde 70’i) 2008-2012 döneminde gerçekleştiği görülüyor. Bu dönemde kentlerde
kadın istihdamı 1 milyon 225 bin arttı. Bu artışın yarısını yüksek okul
mezunları oluşturuyor. Bu normal bir gelişme çünkü yüksek okul mezunu kadınlar
arasında katılım oranı (yüzde 70) çok yüksek. Yüksek okul mezunu sayısı
arttıkça kadın işgücü ve istihdam artıyor. Araştırma notunda yer alan yaş
gruplarına göre yıllık katılım eğrilerinde yüksek okul mezunlarında 45 yaşa
kadar bir değişiklik gözlemlenmiyor. Buna karşılık 45 yaş sonrasında katılım
oranlarında artış var. Bu artış büyük ölçüde ortalama emeklilik yaşındaki
artıştan kaynaklanıyor.
Aynı eğriler
lise mezunu kadınların 25-54 yaş arasında işgücüne daha fazla katıldıklarını
gösteriyor. Diğer ifadeyle orta yaş mensubu evli kadınların giderek artan
oranda çalışmaya karar verdikleri anlaşılıyor. Dikkat edin, burada lise mezunu
kadın sayısı artıkça genç kadın grubunda işgücü ve istihdamın artmasından söz
etmiyorum. Bu yapısal dinamik zaten mevcut. Dikkat edilmesi gereken nokta
çalışmayan orta yaşlı kadınların giderek artan bir bölümünün çalışmaya karar
vermiş olması.
Vasıfsız
orta yaş kadınların çalışma iştahı
Ama esas
şaşırtıcı gelişme lise altı eğitime sahip, evli orta yaş mensubu kadın grubunda
2008’den sonra işgücüne katılımda sıçrama meydana gelmiş olması. Bu vasıfsız
kadınların 25-54 yaş grubunda katılım oranı 2008’den 2012’ye yüzde 13’ten yüzde
20,3’e yükselmiş. Dört yılda yarım milyona yakın düşük eğitimli kadın çalışmaya
başlamış. Bu kadınların yaklaşık üçte ikisi ücretli ve kayıtlı işlerde istihdam
edilmişler.
Bu
çarpıcı gelişmenin nedenlerini tam olarak bilmiyoruz. Bazı ipuçları ve daha
ayrıntılı bilgi için Betam’ın notuna bakmanızı tavsiye ederim. Ancak şurası kesin:.
Çalışan kadınların, özellikle de düşük eğitimli orta yaş mensubu çalışan
kadınların sayısı bu hızla artma devam ederse sadece sadece ekonomide değil,
toplumsal düzeyde de önemli sonuçlara hazır olalım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder