Cumhurbaşkanlığı yarışında başından
itibaren ortak adayı savundum. CHP ve MHP tarafından Ekmelettin İhsanoğlu’nun
adaylığı açıklandıktan sonra da iki koşula bağlı olarak kazanabileceğini
yazdım. Bu üç koşul şunlardı: 1) AKP
seçmeninden bir miktar oy almak, 2) CHP
ve MHP’nin az fireyle ortak adayı desteklemesi. Her iki koşul da gerçekleşmedi.
Sayın Erdoğan yüzde 51,7 oyla seçimi birinci turda kazandı. Kendisini
kutluyorum.
İhsanoğlu’nun AKP seçmeninden, istisnalar dışında, destek
görmemesi üzerinde fazla durmak istemiyorum. AKP seçmeninin büyük çoğunluğu
liderlerini Çankaya’da görmek istedi ve başkanlık sistemine de karşı olmadığı
mesajını verdi. MHP seçmenin sandığa gitmeyerek verdiği fire bir yana,
küçümseyecek bir bölümünün Erdoğan’a oy vermesi doğrusu beklemediğim bir
sonuçtu. Muhafazakâr kesimden gelen ve İslam’la barışık olan Ekmelettin
İhsanoğlu bu özellikleriyle bizzat MHP seçmeninin desteğini almak için
seçilmişti. Ama alamadı. Bunun nedenleri ayrıca araştırılmalıdır. Ancak MHP’nin
seçim kampanyasında yeterli desteği vermediği de bir gerçektir. Esirgenen bu
desteğin taktik nedenleri olup olmadığı da tartışılmaya değer ama bu benim
harcım değil.
Bu yazıda dün Bahçeşehir
Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi (Betam) tarafından
yayınlanan ve imzamı taşıyan araştırmanın bulgularından yola çıkarak Erdoğan’ın
birinci turda kazanmasına yol açan oy davranışlarını il düzeyinde 30 Mart yerel
seçim sonuçları ile 10 Ağustos sonuçlarını karşılaştırarak özetlemek istiyorum.
Recep Tayyip Erdoğan’ın seçimi
birinci turda kazanmasında başlıca etken Batı’daki birkaç il dışında MHP’li
seçmenlerin önemli bir bölümünün kendisine oy vermesi olmuştur. Erdoğan’ın 30
Marta AKP ve SP’nin toplam oyuna kıyasla oylarını arttırdığı 51 il söz
konusudur. Bu illerde geçerli oy sayısının yaklaşık 1,4 milyon azalmasına
rağmen Erdoğan’ın toplam oy artışı yaklaşık 600 bindir. MHP’nin çoğunlukla güçlü olduğu bu illerdeki
toplam oyu ise 30 Martta yaklaşık 4,5 milyondu. Geçerli oy eksikliğini de
dikkate alırsak bu illerde MHP seçmeninin önemli bir bölümünün Erdoğan’ı
desteklediği anlaşılıyor.
Erdoğan kalan 30 ilde
potansiyelinin (AKP +SP oyları) yaklaşık 1,3 milyon altında oy almıştır. Ancak
geçerli oy sayısı 3,5 milyon kadar daha azdır.
Bu kaybın ne kadarının katılım düşüklüğünden, ne kadarının diğer
adaylara giden oylardan kaynaklandığını kestirmek için en azından ilçe
düzeyinde analize ihtiyaç vardır. Bununla birlikte Kürt seçmenlerin ağırlıkta
olduğu illerdeki karşılaştırılmalar Erdoğan’ın AKP’nin Kürt seçmenlerinin bir
bölümünün oyunu alamadığını göstermektedir. Bu oylar Demirtaş’a gitmiştir.
Ekmelettin İhsanoğlu
potansiyelinin (CHP+MHP+BBP) yaklaşık 4,5 milyon altında oy almıştır. Bu
yenilgi de başlıca üç etken söz konusudur: MHP’li seçmenlerin bir bölümünün
bizzat Erdoğan’ı desteklemesi, CHP’li seçmenlerin bir bölümünün sandığa
gitmemesi, bir bölümünün ise Demirtaş’a oy vermesidir. İhsanoğlu’nun hemen
hemen hiç fire vermediği iller Edirne ve Çanakkale’dir. Tekirdağ, Kırklareli,
İzmir ve Denizli’de fire oldukça sınırlıdır. Bu illerde MHP’li seçmenin
çoğunlukla ortak adaya yöneldiği anlaşılmaktadır. Bu bulgu MHP seçmeninin ikili
yapısının bir karinesi olarak da kabul edilebilir.
Düşük katılama rağmen Selahattin Demirtaş
potansiyelinin (BDP+HDP oyları) yaklaşık 1 milyon üzerinde oy almıştır. Bu
bakımdan 10 Ağustos seçiminin en başarılı adayıdır. Bu başarısının ardında iki
etken söz konusudur: AKP’li Kürt seçmenlerin bir bölümü ile CHP’li seçmenlerin
bir bölümü kendisini desteklemiştir. Türkiye partisi olmak isteyen HDP
açısından bu çok değerli bir başlangıçtır. Bu desteğin kalıcı olup olmayacağı
ise tartışmalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder